Münih ünv. Dil Bilimci İranolog. YAŞAR ARATEMUR : ARKAIK KAYNAKLARDAN MODERN KAYNAKLARA ZAZACA VE ZAZALAR

Münih ünv. Dil Bilimci İranolog. YAŞAR ARATEMUR : ARKAIK KAYNAKLARDAN MODERN KAYNAKLARA ZAZACA VE ZAZALAR

ARKAIK KAYNAKLARDAN MODERN KAYNAKLARA ZAZACA VE ZAZALAR

ÖZET

Arkaik kaynaklara bakıldığında, “Zaza” adının günümüzden 3.000 yıl önceki kaynaklarda zikredildiği görülmektedir. Arkeolojik kazılarda bulunan Akadça, Aramice, Asurca, Hititçe, İbranice Pehlevice, Urartuca vb. dillerine ait çivi yazılı tabletlerde ve Ahd-i Atîk [Tevrat] metinlerinde “Zaza” adının günümüz kullanımıyla veya yaklaşık imla ile geçtiği görülmektedir. Ortaçağ Arap kaynaklarında da keza bu ismin “Zawzan”, “Zuzan”, “Zazan” vb. şeklinde geçtiği görülmektedir.

Zaza kelimesi ile arkaik metinlerde ilk defa Bisutun yazıtlarında karşılaşmaktayız. M.Ö. 522  yılında Pers Kralı Daryuş tarafından İran’ın Hemedan Eyaleti bölgesinde Bisutun kayalıklarında yazdırılan Taş yazıtının 20. satırının hemen başında “Zāzānā” diye bir yerin adı geçmektedir.  Bu eski Farsça yazıtta “Zāzānā”  “Yukarı Fırat Havzası“ bölgesini tanımlamak için kullanılmaktadır ki bu bölge günümüzde Zazaların meskun olduğu bölgedir.

Türkçe kaynaklarda kavim adı olarak “Zaza” adının ilk kez kullanılmasına, Alevî-Bektaşî edebiyatının kurucusu olarak kabul edilen mutasavvıf ozan Kaygusuz Abdal’ın (1341-1444) bir şiirinde-rastlanmaktadır.

Zaza adının geçtiği kaynaklardan biri de 1329/30 (730 h.) tarihli ‘Kureyş Şeceresi’dir. Zāzā aşiretinin mensubu olarak kaydedilmiş bir imza geçer (Tālib

Mullā Benī min qebile Zāzā                                                                      Zāzā

 kabilesinden talip Mollā Benī”).

Yine Evliya Çelebi’nin (1611-1682) Doğu Anadolu Bölgesi‘nin muhtelif kentlerine yaptığı gezilere dair izlenimlerini kaydettiği “Seyahatname” adlı eserinde Zazalardan bahsetmiş ve bölgede konuşulan diller arasında “Zaza lisanı”nı da zikretmiştir.

Avrupa kaynaklarında ise Zazalar hakkındaki ilk bilgiye, Danimarkalı ünlü gezgin Carsten Niebuhr’un [1733-1815] eserinde rastlanmaktadır. C. Niebuhr, 1765 yılında “Zaza” adını ilk zikreden Avrupalı yazar olmuştur.

Ermeni kaynaklarında, örneğin Haçatur Abovyan [1805-1848], Tiflis’te çıkan “Kavkaz” dergisinde 1848 yılında dizi halinde yayınlanan “Kürtler” başlıklı araştırmasının birinci bölümünde Zazalardan söz eder. Zazalardan bahseden ilk Zaza yazar da, 1899 Seyda Ehmed bin Hesen-el-Xasi’dir.

Bu çalışmada, İran, Avrupa, Ermeni, Arap ve Zaza kaynaklarında yapılan lüteratür taraması soncuu Zaza ve Zaza Dilinden söz eden kaynakların tesbit edilmesine çalışılmış, tesbit edilen kaynaklar kronolojik bir düzlemde ele alınarak tanıtılmıştır.

GİRİŞ

Arkaik kaynaklara bakıldığında, Zaza adının binlerce yıl öncesindeki kaynaklarda zikredildiği görülmektedir. Bazılarına göre Zaza adının M.Ö. 3000’li yıllara ait aşağı Mezopotamya Mari’de  Sümer tapınaklarından ve tanrıçalarından birinin ortak adı olan Ninni-Zaza veya Innana-Zaza olarak kaydedildiği söyleniyor.[1] Yine eski yer adları arasında da Zaza adına rastlandığına işaret olunarak, ZazaBuha’nın M.Ö. 880 yılında Maden yöresinde Mihrap ve Kervançemen dağları eteklerinde bir yer olarak tarif edildiğini iddia edenler vardır.[2]

Yine bazı araştırmacılara göre de Anadolu ve Mezopotamya coğrafyasında yapılan arkeolojik kazılarda bulunan çivi yazılı tabletlerde Zaza adını aynen veya buna benzer şekillerde ve Ortaçağ Arap kaynaklarında da keza bu ismin Zawzan, Zuzan, Zazan vb. biçimlerinde kaydedildiğini iddia edenlerin olduğunu görüyoruz.[3]

Zaza kelimesine arkaik kaynaklarda ilk defa Behistun yazıtlarında karşılaşmaktayız. M.Ö. 500 yıllarında Pers Kralı I. Daryus tarafından İran’ın Hemedan Eyaleti’nde Behistun kayalıklarına yazdırılan taş yazıtında “Zāzānā” diye bir yerin adı geçmektedir.[4] Bu eski Farsça yazıtta “Zāzānā”  “Yukarı Fırat Havzası“ bölgesini tanımlamak için kullanılmaktadır ki bu bölge günümüzde Zazaların meskûn olduğu bölgedir.

Yine milattan önce II. yüzyılda Yakın Doğu’da yaşayan bir mimarın soyadının

Zazai olduğu bazı kaynaklarda kaydedilmiştir.5

Bugün Afganistan’da İrani bir halk olan Peştunlar’da [5]Zazay/Zazai adında bir aşiret bulunmaktadır.[6] Yine Afganistan’da “Kūh-i Zazai/ Zazi” yani Zazi dağları ve Zazistan bölgesi ve İran’ın Fars eyaletinde de “Kūh-i Zazi” ve “Kūh-i Zāzūyē” bulunmakta ancak Zazalar ve Zazaca ile ilgisi tesbit edilememiştir.

Gezgin Marko Polo’nun (1252–1324) yol haritasında Musul-Erzincan-Erzurum dar üçgeni içinde kalan bölgeye Zorzanie/Zarzania dendiğ; ancak bu bölge sınırının Hazar Denizi’ne kadar dayandığı vurgulanmakta ve Zaza ismi ile bölge ilişkilindirilmektedir.[7]

Zaza adının geçtiği birçok kaynaktan biri 730 h. (1329/30 m.) yılından kalma ve Kureyş Şeceresi olan yazılı bir deri dökümandır. Sıralanan birkaç Zaza aşiret adının geçtigi belgede,  Zāzā kabilesinin mensubu olarak kaydedilmiş bir imza geçer (        ) ‘Zāzā kabilesinden talip Mollā Benī’).[8]

Türk kaynaklarında kavim adı olarak Zaza adının ilk kez kullanılmasına, Alevi-Bektaşi edebiyatının kurucusu olarak kabul edilen mutasavvıf ozan Kaygusuz Abdal’ın (1341-1444) bir şiirinde rastlıyoruz.

“Soğanı, arpa ekmeğini Kürd’e ver,

Öğünü odur, o onu yahşi yer,

Türkmen’e ver yahni ile burmayı,

Arab’ın önüne döktür hurmayı

Eğer bu sene çıkar isem yaza,

Toplayım bir parça Gürcü, Abaza,

Elime geçerse on kadar Zaza,

Yolar sakalını kavlak satarım.”[9]

Yukarda verilen kaynaklardan habersiz olan bazı araştırmacılar, Zaza adını ilk kez 17. yüzyıldan sonra Osmanlı döneminde Evliya Çelebi’nin zikrettiğini ve ondan sonra meydana çıktığını ve Türkler tarafından takıldığını öne sürseler de, bu görüşün bilimsel hiç bir dayanağı bulunmadığını yukardaki kaynaklardan görüyor ve yukardaki kaynaklardan dolayı çürüdüğüne şahit oluyoruz.

Avrupa kaynaklarında ise Zazalar hakkındaki ilk bilgiye, Danimarkalı ünlü gezgin Carsten Niebuhr’un eserinde rastlıyoruz. C.Niebuhr, 1765 yılında Bağdat’tan Musul’a, oradan da Mardin, Diyarbakır ve Urfa vilayetlerine yaptığı seyahatle ilgili gözlemlerini aktardığı kitabında, “Zaza” adını zikretmektedir.[10] Daha sonra, 1820 yılında bölgede incelemelerde bulunan ve aynı zamanda bir arkeolog olan Claudius James Rich de Zazalar hakkında bilgi vermiştir.[11]

Elimizdeki mevcut verilere göre , Zaza diline dair ilk ciddi çalışma ve bunların yazılı eserler haline getirilip belgelenmesi, ilk kez Rus Peter Ivanoviç Lerch tarafından yapılmıştır. Peter Lerch, Ruslara esir düşen Osmanlı askerlerinden Zaza ve Kurmanclar’dan topladığı derlemeleri önce Rusça olarak, “Issledovanija ob Iranskix Kurdax i ix predkax severnyx Xaldejax” adı altında üç cilt halinde yayınlar. Birinci kitapta (1856), Türkiye, İran ve Rusya’da yerleşik bulunan Kürtler hakkında genel bilgilere, ikinci kitapta (1857), Zazaca ve Kürtçe’ye ilişkin derlenen metinler ve bu metinlerin Rusça çevirilerine, üçüncü kitapta (1858) ise dilbilimsel çalışmalar ile Zazaca ve Kürtçe kelimelerden oluşan sözlük çalışmalarına yer verir.[12] Söz konusu kitaplar, Rusça baskısının ardından, aynı dönemde (1857–1858) Almanca olarak da yayımlanır.[13] Peter Lerch, konuşturduğu şahıslardan ve derlediği metinler üzerinde bizzat yaptığı incelemelerden Zazaca’nın Kurmanci’den farklı olduğunu tespit etmiş ve yaptığı çalışmanın sonucunda şu tespiti yapmıştır: “Zazaca, Kurmanci konuşanlar için, tek tek sözcüklere varıncaya kadar, anlaşılmaz olarak kalmaktadır.”[14]

Avusturyalı dilbilimci Friedrich Müller, Peter Lerch’in Zazaca’nın Palu-Bingöl dilinden derlediği metinler üzerinde yaptığı incelemenin neticesini, 1864 yılında Viyana’da yayınlamıştır.[15] İncelemesinin ardından şöyle bir açıklama yapmıştır: “Nach dieser Skizze stellt sich Zaza als ein von Kurmanci in vielen wesentlichen Punkten verschiedener Dialekt dar.”  Yani Friedrich Müller, anılan çalışmasında, Zazaca’nın birçok temel noktalarda Kurmanci’den farklı olduğunu ifade etmiş ve Zazaca’nın kendine özgü nominal yapısına dikkati çekmiştir.

Osmanlı’nın üst düzey görevlilerinden Mehmed Arif Bey, 1874 yılında Dersim’e yaptığı seyahatin ardından, Dersim ahalisinin Zaza dilini konuştuğunu ve Kürtçe’den ayrı bir dil olduğunu fark etmiştir.[16]

1878 yılında Berlin’de düzenlenen Berlin Konferansı’na, “Osmanlı Ermenileri Temsilciler Heyeti, Baş Episkopos Hrimyan ve Horen Narbey imzaları ile 25 Haziran 1878 tarihinde, “Osmanlı Ermenistanı” için bir proje sunulmuş, projeye ekli olarak bir de “Osmanlı Ermenistanı”nın etnik durumunu ve nüfusunu gösteren istatistiki bilgiler verilmiştir. Projede, “Nüfusun Çeşitli Irklara Göre Taksimi” başlığının altında, bölgede yerleşik bulundukları bildirilen ırkların isimleri şöyle sıralanmıştır: 1. Ermeni, 2. Türk, 3. Göçebe Kürt, 4. Zazalar, 5. Yezidiler, 6. Göçebe Çingeneler, 7. Rum ve Yahudi, 8. Asuri. Aynı proje kapsamındaki bir başka yerde de, bölgedeki etnik yapı; “Ermeni, Türk, Kürt, Rum, Asuri, Zaza, Yezidi” şeklinde verilmiştir.[17]

Erzurum’da, 1848-1866 yılları arasında Rus Konsolosu olarak görev yapan Aleksander Jaba, bölgede kaldığı süre zarfında, Zaza dilinden bazı derlemeler yapmıştır.

Ferdinand Justi, 1880 yılında yayımlanan “Kurdische Gramatik” isimli kitabında, Bitlisli Şeref Han’ın “Şerefname” adlı eserinde Kürtleri dört kola ayırmasına değinir.[18] Bu dört kolda, Kürtlerin dilleri arasında Zazaca’nın yer almadığını görüyoruz. Aynı yıl içerisinde Erzurum Konsolosu Binbaşı Henry Trotter 1880 yılında detayli bir rapor yazar. Raporda bunlar geçmektedir: “Kurmanci ve Zazaca arasında çok büyük fark vardır. Kurmançlar ve Zazalar birbirini hiç anlamazlar, Kurmanci konuşan birinin Zaza yurdunda Zazalar ile anlaşması ımkansızdır.”[19]

Wilhelm Tomaschek’in 1887 yılında “Allgemeine Encyclopadie”de yer alan makalesinde, Zazaca ile Kürtçe arasında önemli farklılıklar bulunduğunu ve bu durumun her iki dili birbirinden ayırdığına dikkati çekmiştir.[20]

İlk Zazaca Mevlüt’ün yazarı Zaza din bilgini ve şairi E‘med bin ‘esen el-Xasi’nin Zaza-Arap harfleriyle yazdığı (1890’lı yıllarda) ve Zazalar arasında yaygın olarak bilinen Mewlıd-i Nebi adlı eseri, Diyarbakır’da 1899 yılında “Mewlid-i Nebi” ismi ile yayımlanır. Kitabın birinci sayfasındaki Osmanlıca kısa açıklamada eserin “Zaza Lisanı” ile yazıldığı belirtilmiştir.[21] Yine Xasi’nin Osmanlı makamlarına kendi el yazısı ile kaleme alıp gönderdiği bir belgede yer alan; “Arapça, Türkçe, Kürdçe, Zazaca tekellüm ve ketebet ederim”22 şeklinde beyanı da ilginçtir ve bu ayrıntı

Osmanlı döneminin Zaza aydınlarında, Arap, Türk, Kürt kimliklerine karşı, ayrı bir

Zaza kimliği bilincinin varlığına delalet etmektedir.[22]

19. Yüzyılın ikinci yarısında, Ermeni Antranik Ozanyan, Dersim ve çevresinde seyahatlerde bulunarak, gözlemlerini ve bölgeden edindiği izlenimlerini daha sonra 1900 yılında Tiflis’te basılan “Dersim” adlı kitabında yayınlayan yazar gezdiği bölgelerde konuşulan dilin Zazaca olduğunu kaydetmiştir. Zaza dilini çok yakından inceleme ve mütalaa etme imkanını bulmuş olan yazar,  sözkonusu kitabında dersim yöresinde konuşulan zaza dili hakkında bir kaç önemli not düşmüştür. “Dersimlilerin dili, Farsça, Kürtçe (Kurmanci), Türkçe, Arapça, Ermenice ve özellikle dilin dörtte üçünü oluşturan Zazaca’nın ve çeşitli zaman dilimlerinde Ermenistan’a egemen olarak gelip geçen diğer halkların dillerinin tam bir karışımıdır.”[23]

Zazaca üzerine en önemli çalışmayı yapan kuşkusuz Alman İranolog Oskar Mann(1867-1917)’dır. Oskar Mann, Zazaca’nın kendi başına bir dil olduğunu hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya koymuştur. Oskar Mann, Prusya Bilimler Akademi’sinin, Batı İrani Dilleri’nin dökümentasyonu ve gramatik analizi için verdiği görevle Orta Doğu’ya yaptığı seyahatte 1901–1903 yılları arasında İran’da, 1906–1907 yıllarında da Anadolu’nun Doğu ve Güneydoğu Bölgelerinde araştırmalarda bulunarak, İrani diller üzerinde tetkikler yapmış, bu arada Zazaca’yı diğer İrani diller ile karşılaştırarak, aralarındakİ farklılıkları da tespit etmiştir. Oskar Mann’ın, 04 Temmuz 1906 tarihinde Siverek’ten Prusya Bilimler Akademisi’ne gönderdiği bir mektupta da şöyle yazdığını görüyoruz: Benim tarafımdan çoktan savunulan, Zazaca’nın Kürtçe olmadığı görüşü, bu dilin Awraman (Hewraman)’da konuşulan dillerle, İran-Gurani lehçeleriyle yakın akrabalık ilişkileri içinde olduğunun saptanmış olmasıyla bir kez daha onaylanmış oluyor. Orta Farsça’nın Turfan Metinleri’nin Kuzey Lehçesi’ndeki tüm tuhaf fiil çekimlerini

Zazaca’da tekrar görüyorum.”[24]

Mann 1917’de ölünce Hadank, Mann’ın eserini tamamlamakla görevlendirildi. Böylece Karl Hadank 1932 de “Mundarten der Zaza” adlı eseri, ilk Zazaca grameri yayımlandı. Bunun hakkında, 12 Nisan 1932’de akademinin girişimleri hakkında haberlerde şöyle yazar: “Bununla son on yıl boyunca üst üste denediğim, belki de kolleksiyonun en zor konusu, belli bir dereceye kadar tamamlanmıştır. Gramatik yapısını şimdiye kadar hiç kimsenin incelemediği bu Kuzeybatı İrani dilin gramatik açıklamasını meydana getirmeyi başarabildim. Herşeye rağmen Zazaca cildi bu eserler arasında en önemlisi olarak sayılabilir.”[25]

Karl Hadank ayrıca Zazaca metinler kaydetmek için 1932’de Suriye ve Bağdat’a seyahat eder. Zazaca’yı araştırma arzusu, beraberindeki Kürt kılavuzu Celadet Bedirxan’dan dolayı yerine gelmez. Karl Hadank bunu bir süre sonra fark eder ve Bedirxan’ın asıl amacını anlar ve bunu not defterine şöyle kaydeder: ”Emir Zazaları Kürtlerden sayıyor ve hepsini Kürtleşmiş olarak görmek istiyordu. Anlaşılan, benim Zazaca’ya  bu  kadar  yakından ilgi ve alaka göstermem onun hoşuna gitmiyordu.”[26]

Alman İranolog Friedrich Carl Andreas’ın bir tezine göre, Zazaların kökeni Hazar Denizi’nin Güney’inde yaşayan Partlar’dan olan Deylemiler’e dayanıyor.

Fransız Doğu dilleri uzmanı olan Clément Huart (1909), Zazaca ile İrani dillerden Asterabadi’yi karşılaştırarak, aralarında tespit ettiği bir dizi ilginç benzerlik ve uyumu, 1909 yılında yayınlanan kitabındaki Zazaca sözlük ve fiil çizelgelerinde göstermiştir.[27]

İngiliz araştırmacı Ely Banister Soane 1909 yılında, Londra’da yayınlanan “Journal of the Royal Asiatic Society”, dergisinde şunları yazmıştır: “Diyarbekir, Erzincan ve Anadolu’nun diğer bazı bölgelerinde yerleşik bulunan Zazaların dili, Mukri ve benzeri başka Kürt lehçeleri ile aynı gruptan değildir. Zazaca, çok eski olup, Eski Farsça’yla, bibirlerinden kopmaları çok zaman önce olmuştur.”[28] E.B.Soane, 1913 yılında Londra’da yayınlanan “Grammar of the Kurmandji or Kurdish Language” isimli araştırmasında, Kürtçe’nin temel lehçelerini “Yukarı Kurmanci ve Aşağı Kurmanci” şeklinde ele alarak, İran’da konuşulan Luri, Irak ve İran’da konuşulan Hewrami (Gorani) ile Türkiye’de konuşulan Zazaki’yi onlardan ayırmıştır.[29] Bazil Nikitin, Kürtler adındaki eserinde, Soane’nin Zazalar hakkında şunları söylediğini aktarıyor: “Zazaları ziyaret edemediğime çok üzülüyorum. Çünkü bunların dili, Farsça ve Kürtçe ile aynı Ari gruptan olmakla birlikte, ne birine ne de ötekine benzer”.[30]

İngiliz Subayı L.Molyneux-Seel, 1911 yılında Zaza yerleşim bölgesine yaptığı seyahate ilişkin anılarında, bölge halkının diline de kısaca değiniyor. Ona göre; “Zaza dili, Kurmanci’den o denli ayrıdır ki, Kürtçe konuşan biri Zazaca’yı hiç anlamaz”[31] Kürtçe’nin bir lehçesi olarak biliniyor. Bu belirlemenin dilbilimsel nedenlerden mi, yoksa Türklerin baştan savma bir sınıflamasından mı kaynaklandığını öğrenemedim.”[32] Danimarkalı dilbilimci, tarihçi ve etnolog Age Meyer Benedictsen, 1900-1901 yılları arasında Anadolu, Mezopotamya ve İran coğrafyalarına düzenlediği inceleme gezisi kapsamında, Farsça, Kürtçe, Beluçice, Zazaca, Goranice vd. İrani diller ve diyalektleri üzerine yaptığı dilbilimsel çalışmalarını, bilahare bilim dünyasının tanınmış isimlerinden ve yine bir Danimarkalı olan İranolog Arthur Christensen ile birlikte 1921 yılında Danimarka’da yayınlamıştır. İran’da konuşulan Hewramani dili ile Anadolu’da konuşulan Zazaca arasında bir ilişki kuran Age Meyer Benedictsen, anılan dilleri Kürtçe ile karşılaştırmıştır. İncelemeleri sonucunda, ne Zazaca’nın ne de Hewramice’nin kesinlikle Kürtçe alanı içinde olmadığını, ancak İran diyalektleri içinde ayrı bir grup olduğunu belirtmiştir. Arthur Christensen de aynı konuda yaptığı araştırmalar sonucu, Age Meyer Benedictsen’in görüşlerini desteklemekte olup, Zazaca ve Hewramice’nin ayrı gruplardan olduğunu gayet açık bir şekilde belirterek, bunların Kürtçe veya Farsça diyalektleri arasında gösterilemeyeceğini ileri sürmektedir.[33]

Dilbilimci Paul Tedesco ise 1921’de yayınlanan eserinde, Rus bilim adamı Peter Lerch’in 1857 yılında yayımlanan Zazaca derlemelerinden hareketle, Zazaca’yı, Kürtçe’nin dışında sınıflandırmıştır.[34][35]

Kürt siyasi çevrelerinde ve Batılı Doğubilimciler arasında Kürdolojinin Babası olarak bilinen Rus Doğu Bilimci V.Minorsky, 1920’lerden sonra İslam Ansiklopedisi için kaleme aldığı bazı maddelerde Zazalar ve Zazaca hakkında görüşünü kesin bir ifade kullanarak, Zazalar’ın Kürt olmadığını ve Zazaca’nın da Kürtçe’den çok farklı Kuzeybatı bir İrani dil olduğunu belirtmektedir. Örneğin, “Kürtler” maddesinde; Kürt adı ile örtülen bir tabaka altında birçok eski kavimlerin varlığını ortaya çıkaracaktır” derken, hemen ardından,  Zaza kavminin Kürt kavmine mensup olmadığını ifade ederek Lur, Guran-Hewrami ve Zazaların Kürtçe’den büyük ölçüde farklı konuştuklarını yazar.[36] Şehrizur adındaki makalesinde de, konu hakkındaki kesin teşhisini bir kez daha tekrarlayarak; “Zazaca’nın, bugün artık bir Kürt Lehçesi sayılmadığını” ifade eder.[37] Guran adı altındaki çalışmasında da aynı mudafaayı muhafaza etmeyi sürdürür.[38] Minorsky, tarihsel süreç içinde, Hazar Denizi’nin Güney-Batısında M.S. 5. ve 11. yüzyıllarda önemli rol oynayan Deylemi kavmine ilişkin yaptığı araştırmada, Dımıli-Deylem ilişkisini irdelerken, dil hususunda; “Zazaların, Diyarbakır’dan Palu ve Dersim’e kadar uzanan bölgede yaşadıklarını ve bugün hala İrani (Ari) kökenli bir dil konuştuklarını” belirtir.[39]      

İtalyan İranolog Pagliaro, A. 1933 yılında “Le lingue Iraniche” adı altında ele aldığı makalesinde Zazaca’yı kendi başına bir dil olarak ele almıştır.[40] Yine başka bir İtalyan Doğu Bilimci Rossi, E.: 1933 yılında “Kurdistan” adındaki“Enciclopedia Italiana” da yer alan makalesinde Zazaca’yı kendi başına bir dil olarak ele alır.

İngiliz İranolog H.W.Bailey (1936–50) Oskar Mann ve Karl Hadank tarafından yazılan “Mundarten der Zaza” üzerine yaptığı incelemenin ardından “Persien: Sprache und Dialekte” adı altında ele aldığı makalede Zazaca’nın kesinlike bir dil olduğunu yazmıştır.[41]

İngiliz İranolog David. N. MacKenzie (1961–95) “The origin of Kurdisch” (Kürt Dilinin Kökeni) adlı makalesinde Zazaca hakkında bunları yazar: Hem Kürtlerin hem de Doğu Anadolu’nun Zaza diye bilinen halkının dilleri İran alt grubundan, büyük Hint-Avrupa dil ailesi içindedir. Bugün yerleşik oldukları yöreye atalarının ne zaman geldiği bilinmemektedir. Ancak bu geliş milattan sonra ilk bin yılda değil, mutlaka daha öncedir. Goran Dili, Zazaca ile en yakın ilişkili olandır. Bu ad aslında bir yakıştırmadır ve konuşmalarındaki “z” sesinin çokluğuna bağlı olarak Kürt komşularınca kendilerine takılmıştır. Onlar kendileri ve dili için Dimli[42] adını kullanırlar. Dimli Daylami’den, yani Hazar Denizi’nin Güneybatısı’nın üst kesimlerindeki Gilan’ın Daylam yöresinden gelmektedir.

W.B.Lockwood Überblick über die indogermanischen Sprachen adlı eserinde Kuzey-Batı diyalektlerinin iki tanesi bugün o eski bölgelerinin dışında varlıklarını sürdürmektedirler: “Goranca ve Zazaca.” Doğu Türkiye’de Kürtler arasında küçük topluluklar halinde yaşayan Zazalar, Hazar Denizi’nin Güney kıyılarındaki Deylem’den göçenlerin devamıdırlar ve bunların bir bölümü atalarının dilini günümüze kadar koruyabilmişlerdir. Kendileri bu dile Dimli demektedirler.[43]

G.L.Windfuhr “Western Iranian Dialects”[44] adı altında ele aldığı diğer Bati İrani dillerin yanında Zazaca’yı da kendi başına bir dil olarak görmüştür. Windfuhr (1976) Mann’ın yazılarından önemli bir kısmını esas alarak, bir “Mini-Grammer of Zaza” taslağını hazırlayıp tamamladı. Bu kitapta Zazaca’nın kısa bir dilbilimsel ve tarihsel incelemesiyle 16 sayfalık bir dilyapı özeti yer almaktadır.[45]

Rus İranolog V.S. Rastorgueva  “Yeni Irani diller” üzerine yaptığı çalışmasında Zazaca’yı kendi başına bir dil olarak ele almıştır.  Hint-Avrupa dilleri adı altında başka bir kitapta başka bir Rus V.A. Efimov ve A.A.Kerimova  “İrani diller” bölümünde de Zazaca’yı kendi başına bir dil olarak ele almışlardır. V.A.Efimov ele aldığı her iki makalede de Zazaca’yı kendi başına bir dil olarak ele aldığı görülüyor.[46] Yine başka bir Sovyet İranolog L.A. Pirejko 1975 yılında yeni Irani dillerin tipolojisi üzerine ele aldığı Kategorija lica[47] Zazaca’yı kendi başına bir dil olarak ele almıştır.

1979 yılında İranolog R.E.Emmerick “The New Encyclopaedia Britannica” da “İrani diller” adı altında ele aldığı makalede Zazaca’yı ve Goranice’yi kendi başlarına ve birbirine yakın olan iki dil olarak ele almıştır.[48]

Alman coğrafyacı W.D.Hütteroth 1982 yılında “Türkei” adı altındaki eserinde

Zazalar hakkında bunları yazar: “Türkiye’de dil istatistiğinde Kürtçe konuşan olarak gösterilenler, aslında başka bir dil konuşuyorlar. Bingöl, Elaziğ, Erzincan ves. vilayetlerinde konuşulan “Zaza dili” kendi başına bir dildir.[49]

Alman İranolog J.Meyer-Ingwersen 1976 yılında“Zur sprachlichen Situation in der Türkei” adında yazdığı makalede Zazaca’yı kendi başına bir dil olarak ele almıştır ve şöyle yazmıştır: “Türkiye’de azınlıkların dili şöyledir: Kurdmanci ve Zaza. Zazaca bir lehçe olmadığı halde, bazı Zazalar kendileri Kürt olarak görüyorlar.”[50]

Amerikalı T. L. Todd’un 1985 yılında “A Grammar of Dimili also known as Zaza”, adı altında Zazaca üzerine yaptığı doktora çalışmasında Zazaca’nın tartışmasız bir dil olduğunu ortaya koymuştur.[51] “Dimili, Hint-Avrupa dil ailesinin Hint-iran dil grubuna dâhil, irani bir dildir.”[52]  290 sayfa olan kitap, Zazaca’nın sesbilimi, biçimbirimi, sözdizimi ana bölümleri ve bazı fiil çekimi ile küçük bir Zazaca-İngilizce sözlüğünden oluşmaktadır. Aynı yılda Alman Dilbilimci G.Bossong,“Emprische Universalienforschung” Zazaca’yı kendi başına bir dil olarak ele almıştır.[53]

Ngvar Svanberg: “Zazaca, Türkiye’nin Doğu’sunda küçük adacıklara yayılmış olarak görülen Kuzey-İrani bir dildir. Zazaca konuşanların çogu gelenekçi sunni müslümanlardır. Ama bunların arasında alevi gruplar da vardır. Dersim’de Zazaca konuşanlar dillerini “Dimilice” olarak anarlar. Avrupa’daki Kürt milliyetçileri Zazaca’nın Kürtçe’nin bir lehçesi olduğunu ileri sürerler ki bu iddianin dilbilimsel hiçbir dayanağı yoktur. Bununla birlikte Zazaca konuşanlar, geleneksel bir yaklaşımla Kürt sayılan çeşitli tribal gruplara bağlıdırlar. Çok az araştırılmış olan Zazaca, kaybolmadan önce kesinlikle daha fazla derinlemesine belgelenmelidir.”[54]

İsveçli İranolog Bo Utas 1986 yılında “Kurdiska dialekter och skriftspräk”[55] adında ele aldığı makalesinde Zazaların ve Guranilerin dilbilimciler tarafından değil, sadece Kürtler tarafından Kürtçe’nin bir lehçesi olarak kabul edildiğini belirtir. 

Yine 1986 yılında iki İranlı Dilbilimci M.Reza Majid ”Strukturelle Grammatik des Neupersischen” adlı eserinde, İrani dilleri sıralarken Zazaca’yı kendi başına bir grup olarak “Zaza-Gruppe”[56] olarak görmüştür. Ve P.N.Xanlari “Tarix-ê Zebanê Farsi”[57] adındaki kitabında diğer İrani dillerin yanında Zazaca’yı da kendi başına bir dil olarak ele almıştır.

İngiliz Iranolog J.R.Payne 1987 yılında Iranian Languages adınındaki makalesinde Zazaca’yı kendi başına bir dil olarak ve Kuzey-Batı İrani bir dil olarak tanımlar. Aynı yıl içerisinde Amerikalı Dilbilimci M.Ruhlen “A Guide to the World’s Languages” adındaki eserinde Zazaca’yı kendi başına bir dil olarak sınıflandırmıştır.

İngiliz Enthnolog Peter A. Andrews, 1989 yılında yayınladığı “Ethnic Group in the Republic of Turkey” adlı eserinde Zazaların yaşadığı bölge, mezhep ve nüfusları üzerine bilgiler vererek, Zazaların kendi başına bir halk olduğunu belirtmiştir.[58]

Fransız Kürt Dilbilimcisi Joyce Blau, Zaza ve Gorani dilleri üzerinde, yaptığı araştırmada, bu iki dili Kuzeybatı İran dilleri arasında sınıflandırmaktadır. Zazaca ve Gorani dilleri hakkında şu yargıya varmaktadır: “Dilsel komşuluğa ve bu dili konuşanların soyut Kürt ulusal yapılanmasına duydukları yakınlığa rağmen, bu iki dili Kürtçe’ye bağlayamayız.”[59] Aynı yıl içerisinde İranolog olan diğer bir Fransız P.Lecoq “Le classement des langues irano-aryennes occidentales” Zazaca’yı İrani dillerin Hirkani grubu olarak sınıflandırarak, Zazaca’yı kendi başına bir dil olarak ele alır.[60]

Hollandalı Sosyolog Martin van Bruinessen, “Agha, Scheich und Staat - Politik und Gesellschaft Kurdistans” adlı eserinde şöyle yazar: “Kürt milliyetçilerine göre Guran/Hawramilerle Zazalar kürttür. Dilbilimci Mann, Hadank ve McKanzie kararlılıkla bu görüşü reddetmektedirler. Açıktır ki dolaylı ya da dolaysız olarak kimlerin Kürt olup kimlerin olmadıklarının tanımlanıp tanımlanamayacağının pekçok farklı yolları vardır. Güçlü gruplar, konu üzerinde bilimsel çalışma yapmadan “ulus” ve “etnik grup” gibi kavramlarla oynayarak, örgütlü güçlü grupların bir ulus oluşturduğunu, ancak diğerlerinin oluşturmadığı şeklinde peşin hükümlerle hareket etmektedirler. Böyle spesifik uydurulan tanımlamalar, keyfi olduğundan bilimsel değildir.”[61] 

İndogermanolog Prof.Dr. J. Gippert, Zazaca kelimeleri Partça, Pehlevice ve

Yeni  Farsça  ile  karşılaştırmış ve Zazaca’nın Partça’ya yakınlığına dikkat çekmiştir.[62] Ve yine 2007/08’de Zazaca’nın, İrani dilleri arasındaki konumu üzerine bir makalesi bulunmaktadır.[63]

İranolog Prof. Dr. Ludwig Paul, 1990’lı yıllardan beri Zazaca üzerine çalışmalar yapmaktadır. 1995 yılında “Zazaki” adı altında Zazaca’nın lehçeleri üzerine doktorasını tamamlamıştır. Ve Zazaca’nın tartışmasız bir dil olduğunu ortaya koymuştur. 1998 yılında “The Position of Zazaki among West Iranian Languages” ve 2009’da da “Iranian Languages” adlı kaynak kitapta “Zazaki” adında makaleleri de bulunmaktadır.

Alman Türkolog Uwe Bläsing, 1995–97 yıllarında “Kurdische und Zaza Elemente in Türkeitürksichen”, (Türkiye Türkçesindeki Kürtçe ve Zazaca Elementler) diye ele aldığı çalışmalarında Zazaca’yı kendi başına bir dil olarak ele almış ve Türkçe’deki Zazaca ve Kürtçe kelimeler üzerinde durmuştur.[64]

Zaza dilbilimcisi Zülfü Selcan, 1998 yılında “Grammatik der Zaza-Sprache, Nord-Dialekt” adı altında kitaplaştırdığı doktora tezinde Zazaca’nın kendi başına bir dil olduğunu bilimsel olarak ortaya koyuyor. Zülfü Selcan Zazaca’yı, Kuzey ve Güney olmak üzere iki lehçe olarak gösteriyor.65

Hint-Arupa dilleri dilbilimcisi Rüdiger Schmitt’in  Die Iranische Sprachen in der Geschichte und Gegenwart” adlı eserinde Zazaları ayrı bir İrani halk ve Zazaca’yı da kendi başına bir dil olarak ele almıştır.[65]

Alman Dilbilimci Prof. Dr. Ernst Kausen, Zaza halkının partlara dayandığını ve Zazaca dilinin kendi başına bir dil olduğunu söylemiştir. Prof. Dr. Ernst Kausen, “Zazaların 3 milyon nüfusu olduğunu söylüyor. Ancak Zaza nüfusu daha da fazladır Zazalar, Türkler ve Kürtler tarafından büyük ölçüde asimile edilmişlerdir. Türkiye ve Avrupa’daki bazı kesimler bilerek veya bilmeyerek Zaza dilini Kürtçe’nin bir lehçesi ve Zaza halkını ise Kürt saymaktadırlar. Ancak bu tutumlar hem etnik hem de dilbilimsel bakımdan yanlıştır. Maalesef Gülensoy gibi (1983) sözde bilim adamları tamamıyla Türk milliyetçiliği namına Zazaları Türkleştirmek için uğraşıyorlar. Ne yazık ki bu sözde bilim halen Türkiye Üniversiteleri’nde kabul görüyor.”[66]

İranolog Johnny Cheung tarafından 2007 yılında yayımlanan  “Etymological Dictionary of the Iranian Verb” İrani fiillerin etimilojisi sözlüğünde de Zazaca kendi başına bir dil olarak ele alınmış ve Zaza bazı fiillerin etimilojisi üzerinde durulmuştur.[67]

2010 yılında yayımlanan Iranisch Sprachige Ethnie adlı kitapta İrani halklar tanıtılmakla, burada Zazaca da kendi başına bir dil ve Zazalar kendi başına İrani bir halk olarak gösterilmekte, yaşadıkları yerler, nüfusları üzerine bilgi verilmekte.[68]

Ağırlıklı olarak Kürtçe üzerine çalışmalarıyla tanınan Dilbilimci Geoffrey Haig de bir makalesinde aynen şöyle yazar: “Bütün İranologlar Zazaca kendi başına bir dildir derler.”[69]

Bütün kaynaklardan bahsetmek mümkün olmadığı için bu makalede bazı önemli kaynaklara değiniyorum. Bu bağlamda daha fazla Zazaca üzerine eseri, makalesi veya kitaplarında Zazaca’ya yer veren ve Zazalardan bahseden İranologlar ve dilbilimcilere yer verilmiştir. Aşağıda Zazaca hakkında bazı önemli şahısların ismini vermeye çalışacağım:

Robert Gordon Latham (1860), Wilhelm Strecker (1862), Alman İranolog Friedrich von Spiegel 1871, Alman İranolog C.Bartholomae (1923), Alman W.Lentz (1926), Norveçli İranolog G. Morgenstierne (1927), Ermeni Dilbilimci A.Abeghian (1934),  İngiliz İranolog H.W.Bailey (1936-50), A.Christensen&K. (1939), Fransiz dilbilimciler J.Vendryse&Ê.Benveniste (1952), Alman İranolog W.B. Henning (1954), İranolog I.Gerschevitsch (1955), Rus İranolog I.M. Oranskij (1960), Alman Türkolog ve Altayolog Gerhard Dörfer (1967),  İsviçreli İranolog G.Redar (1970), İngiliz dilbilimci T.M. Johnstone (1970), G.L. Windfuhr (1972), Alman İranolog J.MeyerIngwersen (1976), C.F.Voegelin&F. Voegelin (1977), Alman dilbilimciler G.F. Meier& B.Meier (1979), İranolog R.E.Emmerick (1979), Sovyet İranolog  R.L.Cabolov (1981),  Slovak  Dilbilimci J.Genzor (1983),  Alman Dilbilimci G.Bossong (1985), İngiliz İranolog  J.R.Payne (1987),  Amerikalı Dilbilimci M.Ruhlen (1987), İranolog G. S. Asatrian ve F. Vahman (1987-95), Holandalı İranolog P.G. Kreyenbroek (1992-93) , Amerikalı dilbilimci  C. M. Jacobson (1993-97), M. Sandonato (1994), P.Wurzel (1997), Münih Üniversitesi Geneldilbilim ve Tipoloji Bölümü Başkanı Prof. Wolfgang Schulze (2000), Hintavrupa Dilbilimcisi bayan A.Korn (2005), Amerikalı İranolog Prof. Martin Schwartz (2008). Kısaca isimlerini verdiğim İranolog ve dilbilimcilerin ele aldıkları çalışmalarında Zazaca’yı kendi başına bir dil olarak ele almışlardır.

Zaza halkı ve Zaza dili hakkında Türk kaynaklarında da Zazaca ve Zazalar üzerine çalışma yapanlar da bulunmaktadır. Ama bunların yaptığı çalışmalar asimilasyon amaçlı ve tamamen tek taraflıdır. Milliyetçiliğe ve siyasi ideolojiye esir düşen bir kaç kişinin çalışmasıdır. Bunların seçtiği metodun bilimsellikle bir alakası yoktur. Örneğin: Maraş milletvekili Hasan Reşit Tankut 1925–1936 yılları arasında “Zazalar Üzerine Sosyolojik Tetkikler” adı altında CHP, Genel Kurmay ve İsmet İnönü’ye sunduğu çalışmada Zazaların Türkleştirilmesini hedeflemiştir.[70] Bunun dışında Türkleştirme ekseninde çalışma yapanlar Nazmi Sevgen, Ali Haydar Dedekurban, M. Şerif Fırat, Tuncer Gülensoy, Osman Özer, Orhan Tükdoğan ve Ali Rıza Özdemir‘dir. Bilimsel olmayan bu iddialar, kitap olarak yazılı hale getirilmiş olsa dahi uzun ömürlü değildirler.

Geçen yüzyılda İrani Diller ve Zazaca üzerinde bir hayli bilimsel araştırma yapılmıştır. Bu tarafsız bilimsel çalışmalar,  Zaza Dili’nin Kuzeybatı İrani bir dil olduğunu; Hint-Avrupa dil ailesine dâhil olan tüm İrani dillerin birbirlerine akraba olmalarına rağmen kendilerine has dilbilgisel özellikleriyle birbirlerinden farklı diller olduğunu ve dolayısıyla Zaza Dili’nin de kendi başına bir dil olduğu gerçeklerini ortaya çıkarmıştır. Zazaca’nın bir dil olduğu kanıtlanmış ve İrani diller içindeki yeri de saptanmıştır. Ama nedense günümüzde hala sözde dilbilimciler ve araştırmacılar böyle bir köklü dili lehçe kategorisine koymaya çalışmak veya kalkıp bilimsel olmayan bazı ideolojik iddialarla Zazalar Türk’tür demek; Zazaca’ya ve Zazalara yapılmış büyük bir hakaret ve insanlık ayıbıdır. Bu tür yaklaşımların bilim ile uzaktan yakından bir alakası yoktur. Malasef bir kaç kitap okuyan kişiler kalkıp kendini dilbilimci sanıyor. Dilbilimden anlamayan biri, dilbilimin temel ilkelerinden ve metodlarından, eski, orta ve yeni İrani dillerden haberi olmayan biri, birkaç şey öğrenerek bu dildir, bu lehçedir veya bazı şeyleri red ve itham edebiliceğini sanan bu kişiler sadece kendilerini gülünç duruma düşürmekteler. Bunlar bilimsel bir kitap yazacak durumda bile değiller, bırakın bunların bilimsel bir kitab yazmayı bunların normal bir eserinin olduğunu göremiyoruz. Bunlara Aristo’nun bir yorumun hatırlatmakta yarar olduğunu düşünüyorum. Aristo’nun yorumu şöyle: “Eğer filozof olmak istiyorsan felsefe yapmalısın. Filozof olmak istemiyorsan yine felsefe yapmak zorundasın.” Aristo bununla felsefe ya iyi bir şeydir ve onaylanması gerekir ya da kötüdür karşı çıkılması gerekir demek istiyordu. Eğer felsefe doğru izlenmeye değer bir şey ise, filozof olmak, felsefe yapmak ve onu savunmak gerekir. Ancak felsefe istenmeyen, bertaraf edilmesi gereken bir şey ise o zaman da onu reddetmek için filozof olmak gerekir. Bu nedenle her halükarda filozof olmak gereklidir ve bilinmelidir ki felsefenin reddi de bizatihi felsefedir. Felsefi düşüncelerle ilişki kurmadan, birkaç şey öğrenerek felsefeyi red ve itham edebilceğini sananlar, tehlikeli bir yola sürüklenmişlerdir.

Bugün tüm Zazaların toplanıp kendi dilleri için çalışmaları lazım. Başta Zaza akademisyenler olmak üzere bir araya gelip bu dili kaybetmekten kurtarmak için ne yapabiliriz demeleri lazım. Ama malasef akademisyenlerimizin birçoğu bir makam veya mevkiye ulaştıkları zaman bırakın Zazaca’yı ve  Zaza kültürünü, çoğu artık kendi memleketlerini bile düşünmez hale geliyor. Bu dilin bugün hala konuşulduğunu fakir ve standartın altı bir yaşam sürdürenlere borçluyuz; ancak böyle devam ederse Zaza dili yok olmaya mahkumdur. Zaza olan araştırmacılar, akademisyenler ve dilbilimcilerinin kendi dil ve halkının kültürel değerlerini muhafaza etmeyi insani ve ilmi bir sorumluluk bilerek, nerede ve hangi makamda olurlarsa olsunlar; kaybolmakta olan bu dilin ihyası için elinden gelen çabayı sarfetmeleri gerek. Maalesef çoğu Zaza akademisyenler bölgeden uzaklaştıkları zaman değil Zazaca’yı savunmak, kendi çocukları ve çevreleriyle bile konuşmaktan kaçınıyor ve belki de bu davranışlarını medeniyet veya ırkçılıktan uzak durmak olarak telakki ediyorlar. Ancak bu tamamen yanlıştır. Zaza atasözünde de ifade edildiği üzere  “her ot kendi kökü üzerinde yeşerir”. Kendi aslını unutan veya ondan uzak duran bir kimse köklerinden uzaklaşmış ve kurumaya mahkûm bir ot misalidir. Kendi dil, örf, adet ve geleneklerine sırt çevirmenin hiç bir şekilde dini ve ahlaki yorumu olmaz. Tam tersine din bu tür insanları yermektedir. Peygamberin şu ifadesi bizim için ışık olmalı ve yaklaşımlarımıza yön vermelidir: “Babalarınızdan yüz çevirmeyin.”

“Allah hiçbir topluluğun kaderini kendileri istemedikçe değiştirmez.“

                                                                                                                       Ra’d Süresi 11.Ayet

Tablo 1: İrani Dillerin Soyağacı, Kaynak: Prof.Dr. Jost Gippert

Tablo 2: İrani Dillerin Dağılımı KAYNAKÇA

ANDREWS, Peter Alford,  (1989), Ethnic Groups in the Republic of Turkey, Wiesbaden: Dr. Ludwig Reichert Verlag

ASATRIAN, Garnik.S. /Gevorgian, N.Kh.1988:“ Zāzā Miscellany: Notes on some religious customs and institutions.“ in: Hommage et Opera Minora (Acta Iranica). Volume XII. Leiden

BLÄSING, Uwe: (1995), “Kurdische und Zaza-Elemente im türkeitürkischen Dialektlexikon“ . Etymologische Betrachtungen ausgehend vom Nordwestiranischen. In: Dutch Studies (Publishedd by Nell). Vol 1 Nr. 2. S. 173-218. Near Eastern languages and literatures. Leiden

BLÄSING, Uwe: (1997), “Irano-Turcia: Westiranisches Lehngut im türkeitürkischen Dialektmaterial“. In: Studia Etymologica Craconviensia, Vol. 2. Kraków, s. 77-150.

Compendium Linguarum Iranicarum, Hrsg: Schmitt, Rüdiger, Wiesbaden:Dr.Reichert Verlag,1989

GIPPERT, Jost: (1996), “Die historische Entwicklung der Zaza-Sprache“ Ware 10. sayı, 1996, s. 148-154.

GIPPERT, Jost, (2007/2008),  Zur dialektalen Stellung des Zazaki: Die Sprache. Zeitschrift für Sprachwissen-schaft. Wiesbaden

JACOBSON, C.M. (1993),  Raştnuşten Zonê Ma. Handbuch für die Rechtschreibung der Zaza-Sprache. Bonn.

KAR, Cihat: “Zaza dilinin yazılışının 150.Yılı I, Çıme: Zaza Dili ve Kültürü Dergisi, Augsburg, 2007, s.2-11

________: “Zaza dilinin yazılışının 150.Yılı II, Çıme: Zaza Dili ve Kültürü Dergisi, Augsburg, 2008, s.2-9

KAUSEN, Ernst (2006),  Zaza. http://zazaki.de/deutsch/aufsaezte/kausen-Zaza.pdf

LERCH, Peter I., (1856),  Forschungen über die Kurden und die Iranischen Nordchaldäer, St. Petersburg, 1856.

MANN, Oskar / HADANK, Karl, (1932),  Die Mundarten der Zâzâ:hauptsächlich aus Siverek und Kor, Leipzig

Mutahhari, Murtaza,  İslam Devrimi, 1985

PAUL, Ludwig (1998),  Zazaki:Grammatik und Versuch einer Dialektologie, Wiesbaden: Dr. Reichert Verlag

___________: „The Position of Zazaki among West Iranian Languages.” Old and Middle Iranian Studies Part I, ed. Sims Williams. Proceedings of the 3rd European Conference of Iranian Studies (held in Cambridge, 11th to 15th September 1995). Wiesbaden, 1995,S. 163-176.

SANDONATO, M., (1994),  Zazaki. Typological studies innegation, eds. Peter Kahrel, René van den Berg, Amsterdam, s.125-142.

SCHMITT, Rüdiger., (2000),  Die Iranischen Sprachen in Geschichte und Gegenwart. Wiesbaden: Dr.Reichert Verlag

______________: Die Altpersische Inschriften der Achämeniden, Wiesbaden: Reichert, 2009

SCHWARTZ, Martin (2009),  “Iranian *L, and Some Persian and Zaza Etymologies“, in: Iran and the Caucasus 12, s. 281-287.

SELCAN, Zülfü, (1998),  Grammatik der Zaza-Sprache:Nord-Dialekt, Berlin:W&T

SIWONIC, Filit. “Osmanlı Döneminde Zaza Kimliği“, Çıme: Zaza Dili ve Kültürü Dergisi, S. 3, Augsburg, 2008, s.22-25

TODD, Terry L. (1985),  A Grammar of Dimili also known as Zaza, Michigan

The Iranian Languages, edit by Gernot Windfuhr, Michigan, 2009

 



[1] Mehmed Aydar: Zazaca- Türkçe Sözlük, Ankara: Doruk, 2003, s.11

[2] Mehmet Aydar: Zazaca-Türkçe Sözlük, Ankara:Doruk, 2003,s.11

[3] Cihat Kar: “Zazacanın Yazılışının 150. Yılı”, Çıme, S. 8, 2007, s. 6

[4] Schmitt, Rüdiger: Altpersische Inschriften der Achämeniden, Wiesbaden, 2009

[5] Christian Leschke: Zazai, In: Rainer Vollkommer: Künstlerlexikon der Antike, Nikol, Hamburg 2007, S. 963

[6] Iranischsprachige Ethnie: Kurden, Alanen, Osseten, Paschtunen, Parther, Perser, Sarmaten, Dayuan, Medien, Zaza, Tadschiken, Hazar, Münih: Bucher Gruppe, 2010,S.114

[7] Aydar, Mehmet: Zazaca-Türkçe Sözlük, Ankara:Doruk, 2003

[8] Selcan, Zilfi: Grammatik der Zaza-Sprache, Berlin 1998

[9] Filit Siwonıc, “Osmanlı Döneminde Zaza Kimliği”, Çıme (Zaza Dili ve Kültürü Dergisi), S.3 (Anman-Payız 2005)  

[10] Carsten Niebuhr: Reisebeschreibungen nach Arabien und Anderen Umliegenden Landern 1761-1767, Cilt: 2, Kopenhagen 1778, s. 417.

[11] Claudius James Rich: Narrative of a Residence in Koordistan, Cilt 1, London 1836, s.376.

[12] Lerch, Peter I.: Forschungen über die Kurden und die Iranischen Nordchaldäer, St. Petersburg, 1856.

[13] Lerch, Peter: Forschungen über die Kurden und die Iranischen Nord-Chaldaer, Saint Petersburg 1857-1858

[14] Lerch, Peter: Forschungen über die Kurden und die Iranischen Nord-Chaldaer, Saint Petersburg 1857-1858, s. XXII

[15] Friedrich Müller: Beiträge zur Kenntnis der neupersischen Dialekte: Zaza Dialekt der Kurdensprache, Sitzungsberichte der Kaiserlichen Akademie der Wissenschaften, Nr. 48, Wien 1864

[16] Mann, Oskar: Mundart der Zaza, Berlin, 1932,s.11

[17] Armenia Gazetesi, Sayı: 3, İstanbul 1890; Esat Uras, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, Ankara 1950, s.230-231; Cihat Kar: “Zazacanın Yazılışının 150. Yılı”, Çıme: Zaza Dili ve Kültürü Dergisi, S. 8, 2007, s. 6. (Naklen)

[18] M.Ferdinand Justi, Kurdische Grammatik, Commissionare der Kaiserlichen Akademie der Wissenschaften, 1880

[19] Memorandum by Major Trotter on different Races inhabiting the Consular District of Kurdistan, considered chiefly with referenc to the question of Reform, HC-AP, Further Correspondence Respecting the Condition of the Populations in Asia Minor and Syria, Cild 44, 1881,s.249

[20] Wilhelm Tomaschek, “Kürdistan”, Allgemeine Encyclopadie der Wissenschaften und Künste von Ersch und Gruber, Section II, H-N, 4.Teil, Leipzig 1887, s.338.

[21] Ehmedi Xasi: Mewlid-i Nebiyyi’l-Qureyşi, 1.Baskı, Litografya Matbaası, Diyarbekir 1899 22 Cihat Kar: “Zazacanın Yazılışının 150. Yılı”, Çıme, S. 8, 2007, s. 6.

[22] Filit Siwonıc: “Osmanlı Döneminde Zaza Kimliği”, Çıme (Zaza Dili ve Kültürü Dergisi), S.3 (Anman-Payız 2005), s.25.  

[23] Antranik Ozanyan: Dersim, Tiflis 1900, s. 158, 161.; O.Mann/K.Hadank: Mundarten der Zaza, Berlin, 1932, s.11

[24] Prusya Devlet Kitaplığındaki 4 Temmuz 1906 tarihli mektup, Karl Hadank, Mundarten der Zaza, 1932  

[25] O. Mann, Nachlaß in der Staatsbibliothek Berlin (W), Brief aus Sivereg vom 4. Juli 1906. 11 BBAW (Berlin-Brandenburgische Akademie der Wissenschaften), Akademiear-chiv, Histor. Abt. II-VIII-200: Berichte über die wissenschaftlichen Unterneh-mungen der Akademie, 12. April 1932.

[26] O. Mann, Nachlaß in der Staatsbibliothek Berlin (W), Brief aus Sivereg vom 4. Juli 1906. 11 BBAW (Berlin-Brandenburgische Akademie der Wissenschaften), Akademiear-chiv, Histor. Abt. II-VIII-200: Berichte über die wissenschaftlichen Unterneh-mungen der Akademie, 12. April 1932.

[27] Clément Huart, Textes persans relatifs a la secte des Houroufis, Leiden: E.J. Brill, London: Luzac, 1909. Zikreden: Karl Hadank, Zazalar ve Zaza Dili, s. 33.   

[28] Mihemed Emin Zeki Beg, Dîroka Kurd û Kurdistanê, Avesta Yayınları, İstanbul 2002, s.213.

[29] Fahri Pamukcu, Gramerê Zazaki-Zuwanrêznayi, Tij Yayınları, İstanbul 2001, s. 38.  

[30] Bazil Nikitin: Kürtler, Cilt 1, cevr: H.D., Istanbul: Özgürlük Yolo Yayinlar, 1976, S.287-288

[31] L.Molyneux-Seel, “A Journey in Dersim” [Dersim’de Bir Seyahat], The Geographical Journal, cilt: 44, No. 1 (Temmuz 1914), s. 52, 67, 68.

[32] The Geographical Jornal, London, vol. 44 Nr. 1, Temmuz 914

[33] Age Meyer Benedictsen & Arthur Christensen, Les Dialectes D’Awroman Et De Pawa, Kopenhag 1921, s. 5-15.  

[34] Paul Tedesco, “Dialektologie der westiranischen Turfantexte”, Le Monde Oriental, XV, 1921, s.

[35] . Zikreden: Terry Lynn Todd, “A Grammar of Dimili : also known as Zaza, Michigan, 1985.

[36] V. Minorsky, “Kurdes” [Kürtler], Encyclopedia of Islam, cilt: II, Leiden 1927, s.1130-1155; Türkçe basım için bkz. V. Minorsky, “Kürtler”, İslam Ansiklopedisi, Milli Eğitim Bakanlığı Yayını, cilt: VI, s.1091, 1111., Cihat Kar: “Zazacanın Yazılışının 150. Yılı”, Çıme: Zaza Dili ve Kültürü Dergisi, S. 8, 2007, s. 6. (Naklen)  

[37] V. Minorsky, “Shehrizûr”, Encyclopedia of Islam, Leiden 1927, fasc. F, s.356

[38] V. Minorsky, “The Guran”, Bulletin of the School of Oriental and African Studies (University of London), cilt: XI, No. 1 (1943),  s. 75-103.  

[39] V. Minorsky, “Daylam”, Encyclopedia of Islam, yeni baskı, cilt: II, Leiden 1960, s.189-194; ayrıca bkz. V. Minorsky, “Daylam”, Piya (Zaza Dili ve Kültürü Dergisi), Amor/Sayı: 4 (Payızopeyên/Ekim 1988), s. 36.

[40] Pagliaro,A.: „Le lingue Iraniche“, in: Encyclopedia Italiana, Milano, 1933.

[41] Bailey, H.W: “Persien: Sprache und Dialekte”, in: Encyclopaedia of Islam

[42] Çalışmaları Siverek Zazaları (Güney Zazaca)üzerine olduğundan, onların kendilerine dimli dedigine söylüyor. Genel olarak Zazalar kendilerine dimli demiyor.

[43] Lockwood, G.L.: Überblick über die Indogermanischen Sprachen, 1991

[44] Compendium Linguarum Iranicarum, Wiesbaden: Reicher, 1989, s.294-295

[45] Todd, T.L.:  Grammar of Dimli, Michigan, 1985

[46] V.A. Ferimov: Grammaticeskij rod suscestvitel‘nych I prilagatel’nych v sredneiranskich, novoiranskich jazykach, 40-105, Zaza S. 81-82: Kategorija roda i glagola, 451-457, s.453. OITIIrJ. Tom II, Moskva 1975

[47] L.A. Pirejko: Kategorija lica, OTTIIrJ, tom II Moskva 1975, s.250-302

[48] R.E.Emmerick: „Iranina Languagas“, in: The New Encyclopaedia Britannica, Macropaedia 9, 1979, S.452

[49] Hütteroth, Türkei, 1982

[50] J.Meyer-Ingwerse, Türkisch, Zur Sprachlichen Situation der Türkei, in:Studium Linguistik, 1976

[51] T.L.Todd: A Grammar of Dimili known as Zaza, Michigan, 1985

[52] T.L.Todd: A Grammar of Dimili known as Zaza, Michigan, 1985

[53] G.Bossong: Emprische Universalforschung, Tübingen, 1985

[54] Ngvar Svanberg: (nvandrare Från Turkiet - Etnisk och Sociokulturell Variation. Uppsala 1985, s. 30

[55] Bo Utas: Kudiska dialeker och skriftspräk, Stockholm, 1986

[56] Majid,M.Reza.: Sturukturelle Grammatik der farsi, Hamburg, 1986,s..11

[57] P.N.Xanlari “Tarix-ê Zeban-ê Farsi”,1986

[58] Peter Alford Andrews: Ethnic Groups in the Republic of Turkey, Dr. Ludwig Reichert Verlag, Wisbaden 1989, s. 541-542

[59] Compendium Linguarium Iranicarum, Wiesbaden, 1989

[60] Lecoq,P.: Le classement des langues irano-aryenne occidentales, in:C.-H.de Fouchecour / Ph.Gignoux (Cikaran),  Gilbert Lazard, Paris, 1989, S.247-264

[61] Martin van Bruinessen: Agha, Scheich und Staat - Politik und Gesellschaft Kurdistans, Edition Parabolis, Berlin 1989,s.144

[62] Gippert, Jost: „Die historische Entwicklung der Zaza-Sprache“ Ware S.10, 1996, s. 148-154.

[63] Gippert, Jost: „Zur dialektalen Stellung des Zazaki“, Die Sprache. Zeitschrift für Sprachwissenschaft, Wiesbaden,2007/08

[64] Uwe Bläsing: Kurdische und Zaza Elemente in Türkeitürksichen, 1995-97 65 Selcan,Zülfü: Grammatik der Zaza-Sprache, Berlin. W&T, 1998.

[65] Schmitt, Rüdiger: Iranische Sprachen in geschichte und Gegenwart, Wiesbaden, 2000

[66] Kausen, Ernst: Zaza. http://zazaki.de/deutsch/aufsaezte/kausen-Zaza.pdf

[67] Johnny Cheung: Etymological Dictionary of the Iranian Verb, Leiden, 2007

[68] Iranischsprachige Ethniee, 2010.S.11

[69] http://www.linguistik.uni-kiel.de/haig.htm#manuscripts(20.Nisan.2011)

[70] Hasan Reşit Tankut: Zazalar üzerine Sosyolojik Tetkikler, Ankara: Kalan yayınları, 2000, 2.Baskı


Paylaş