HAKKI ÇİMEN : Geçmişte kürt örgütlerine çalışmış olan zazaların günümüze etkileri

HAKKI ÇİMEN : Geçmişte kürt örgütlerine çalışmış olan zazaların günümüze etkileri

1. GEÇMİŞİN ANALİZİ

Geleceği daha iyi, daha kaliteli kurabilmek için geçmişi kavramak zorundayız.  Geçmişte yapılan iyi ve kötü (yararlı ve zararlı işler) analiz edilerek, gelecek açısından ders çıkarılabilir. Zaman birçok şeyi değiştirmiş, dönemin aktörleri bu dünyadan göçmüş olabilir. Bunlara rağmen geçmişi konuşmak ve geçmişten ders çıkarmak önemlidir. Geçmiş olaylarlardan çıkarılan derslerle yapılacakları veya yapacaklarımızı tesbit etme; yeni olaylar karşısındaki ilk tepkilerimizi kontrollü yapma; yapacaklarımızın kalitesini dolayısıyla yararlarını artırma şansına ulasabiliriz. Tüm bu işler, hataların tekrarlanmasına hizmet etmezse geçmişin sorgulanması faydalıdır.

Geçmişteki siyasi olayları, bir olmuş bitmişi, insanların ruh hallerini v.s. analiz etmek zor iştir. Genellikle herkes beynindeki programa uygun analizler yapar. Analiz yapmada tecrübe ve bilgi önemli rol oynar. Kişinin içinde bululundugu ruh yapısı ne kadar objektivse, kişi ancak o derece kaliteli analiz yapabilir. Eğer beyin işlevlerimizi ve ruh yapımızı bilgi ve araştırmayla besleyip, işlevlerinin olumlu artmasını destekleyemiyorsak, çoğunlukla analizlerimiz subjektiv olur. 

2. ZAZA HALKI NEDEN BU HALDE?

Zaza halkı kadim bir halk. Tarihi ve vatanı var. Dili ve kültürü var. Bunlara rağmen Türk, Ermeni, Kürt örgütleri ve bunların dünyadaki lobileri neden Zaza Halkını inkar ediyor? Bu inkarda geçmişte siyasetçilik, yazarlık ve sanatçılık yapmış okur yazar Zazaların payı nedir?

Bu sorunun cevabı çok uzundur. Çünkü birçok olayda rol oynayan birçok kişi var. Tarihi şanslar ve bu şansların oluşturduğu dönemeçler var. Bu tarihi dönemeçlerde milli temelde örgütlü ve bilgi sahibi olan Türk, Kürt, Ermeni milli örgütleri, örgütsüz Zaza halkının okur yazarlarının bir kesimini kendi değirmenlerine su taşımak için çalıştırmayı başarmışlardır. Türk, Kürt, Ermeni milli örgütleri, ideolojileri için çalıştırdıkları Zazaları kullanarak Zaza halkını inkar etmeyi bir gelenek haline getirmişlerdir.  

Devlet sahibi Türk ve Ermeni örgütleri devletlerinin uzun vadedeki yayılmacı siyasetlerine paralel bir solculuk geliştirmişler. Türk ve Ermeni Kimlikleri, Türkçe, Ermenice dilleri dünya tarafından tanındığı için, Ermeni ve Türk solu, Zaza milli Kimliği ve Zaza Dili meselesi açıldığında, açan kişi ve grupları milliyetçilik ve gericilikle damgalamaya devam ediyorlar. 

Anadolu´da Türk ve Ermeni solu çalışmalarını sol literatüre uygun, ancak Ermeni ve Türk milli kimliklerini öne çıkararak yapıyorlar. Onların deyimine göre milliyetçilik ve dolayısıyla gericilik yapmaktadırlar. 

Zazalar, Kürtçe´yi anlamadıklarından Kürt örgütleri, en çok da Zazaları kullanabilmek Kürtçe´yi öne çıkarmadılar. Kürt örgütleri siyasi çalışmalarını Türkçe yapıyorlar. 19. yüzyılın başından bu yana Kürt milli kimliğini, Kürt milli değerlerini her fırsatta işleyerek Kürt milliyetçiliği yaptılar.   

Milliyetçi Kürt örgütleri, 1919-1921 Qoçgiri ve 1925 Şeyh Said Zaza Direnişlerini Kürt direnişleri; 1937/38 Dêsim Alevi Zaza Soykırımını Kürtlere yapılmış soykırım olarak ilan ettiklerinde Zaza siyasetçi, yazar ve sanatçılar seyirci kaldılar. Bu direniş ve acıların Zaza halkının direnişleri ve acıları olduğunu; Kürt direnişi veya acısı olmadığını dile getirmediler. Kürt milliyetçiliğinin Zaza değerlerini malzeme yapmalarına itiraz etmediler veya edemediler.

3. ZAZA OKUR YAZARLARIN TUTUMU

19. ve 20. yüzyılda bir hayli yazar çizer, siyasetçi, sanatçı Zaza içinden çıktıkları Zaza milli kimliğinin farkına varamadılar. Bunlar Kürt milli kimliğine sarılarak milli duygularını tatmin etmeye çalıştılar. Milliyetçi Kürt örgütleri, Zaza halkını kürtleştirme işini bunlara yaptırdı. Bunlar Zaza halkının milli tarihini ve dolayısıyla milli acılarını Kürt milli tarihi ve Kürt milli acıları olduğunu savundular. Bunlar Zaza Dili ve kültürünün erozyona uğratılması işi ve günahına ortak oldular.

Geçmişte söz ve imkan sahibi olupta Zaza halkı lehine konuşmamış, yazmamış; elinden geldiği halde Zaza halkı için iş yapmamış insanları anarken, onların eksikliklerinin vurgulanması lazımdır. Zaza halkı neden bu halde? Zaza Dili neden bu halde? Geçmişteki Zaza aydınları, Kürt , Ermeni, Türk aydınlarının kendi milli değerlerini savunduklari gibi Zaza halkını savunmamışlardır. Ütyopacı olarak Kurdistan, sosyalizm, devrim v.s. savunmuşlardır. Kurnaz Türk, Ermeni ve Kürt milliyetçileri solculuk altında milliyetçilik yaparak kendi halklarının tanınmasını sağladılar. Bu işte okul okumuş Zazaları malzeme yapıp kullandılar. Okul okumuş Zaza kesim, Ermeni, Türk ve Kürt milliyetçilerinin Zaza halkını inkar etmesine göz yumdular. Geçmişte okul okumuş Zaza kesim tarihi olarak sınıfta kaldı. Çünkü bunlar uyudular. Bunlar uyudukları içindir ki, Zaza halkı tanınmıyor ve inkar ediliyor. Bunlar uyudukları için Zaza Dili kaybolma tehdidi ve tehlikesini yaşıyor. Bunlar uyudukları için Zaza halkı örgütlenemiyor ve kurumlarını oluşturamıyor.

Hakikatten kürtleştirme politikasına malzeme olan Zaza yazar çizer, sanatçı ve siyasetçiler günah sahibidirler. Çünkü bunlardan sonra gelen Zaza kuşaklarının önemli bir kesimi, Kürt milliyetçiliğinin bu Zazalara hazırlattığı "kürtleştirme kısırdöngüsünün" esiri oldular. Bugün dahi birçok Zaza insanı, geçmişte okumuş Zazalar eliyle hazırlanan "kürtleştirme tuzağını" yarıp çıkamıyor.

4. ZAZA YAZAR ÇİZER, SANATÇI VE SİYASETÇİLERİ KÜRTLEŞMEYE İTEN NEDENLER :

4.1. OSMANLI- KÜRT İTTİFAKI

Osmanlı sultanı Yavuz Selim ile başlayan dönemde Osmanlı Kürt İttifakı kurulmuştur. Bu ittifak, 15. yüzyılın başından günümüze kadar Zaza halkını hep takip etmiş; Zaza halkını Sunni İslam´a zorlamış; amacına ulaşabilmek için Zaza halkına soykırım ve katliamlarla zulüm yapmıştır.

Kürt derebeyleri, 15. yüzyılda Osmalı´yla ittifaka girmekle, son 500 sene boyunca Kürtleri, Osmanlı-Türk koruması altında avantajlı duruma geçirmiştir. Osmanlı Doğu Anadolu´nun yönetimini Kürt derebeylerin emrine vermiş. Karşılığında Kürtler,     Osmanlı devletine sadık kalmış ve Osmanlı devletine askerlik yapmıştır. Bu süreç içerişinde Kürt Dili ve Edebiyatı Zaza Dili ve Edebiyatına göre göreceli olarak gelişmiştir. Kürtçe´nin, Zaza bölgelerine yayılması; Kürtlerin bazı Zaza bölgelerini asimile etmesi bu şekilde gerçekleşmiştir.

4. 2. FRANSIZ İHTİLALİ 

1789 Fransız İhtilali, Osmanlı devletindeki etnik gruplar arasındaki etkisini hemen 19. yüzyılın başında göstermeye başlamış. Türk, Kürt, Ermeni, Rum aydınları Osmanlı´ya karşı başta beraber örgütlenmeye gitmişler. Ancak bunlardan her biri kendi milli kimliğinde diretince bibirlerinden ayrılmış ve kendi milli kimlikleri temelinde örgütlenmişlerdir.

Osmanlı´da özellikle Rum, Ermeni ve Yahudiler kapitali tekkellerinde tuttuklarından ve Türkler iktidari kontröllerinde tutabilmek için çocuklarını okutmanın çok önemli olduğunu erken kavramışlardır. Fransız İhtilalinin doğurduğu ulusalcılık (milliyetçilik) akımı kısa zamanda Osmanlı devletinde etkisini göstermiş; özellikle Fransa´da okuyan Osmanlı tebaasındaki Türk, Ermeni, Rum, Kürt aydın kesimi, kendi halklarını milli temelde örgütlemişledir.

Doğrusu Fransız İhtilali, Zaza aydınlarının Zaza milliyetçiliğini geliştirmesini engellememiştir. Tersine o dönemdeki Zaza aydınları uyumuştur. Ülkemizde Kürt, Türk, Ermeni, Rum milliyetçiliği ulusal devlet kurma fikrini erken kavramış ve erken milli temelde örgütlenmişlerdir. Erken ve zamanında örgütlenen Kürt, Türk, Ermeni, Rum milliyetçiliği, okumuş Zazaları kandırmış, oyalamış ve siyasi emelleri için malzeme yapmayı başarmıştır. Tarih zamanında örgütlenemeyen Zaza halkını, zamanında örgütlenemediği için cezalandırmıştır. 

4. 3. KÜRT HAMİDİYE ALAYLARI

1890 yılında Sultan ıı. Abdulhamit, Doğu Anadolu´daki milliyetçi hareketleri ve  Osmanlı devletinin Doğu ve Kuzeydoğu sınırını kontrol etmek amacıyla Kürtlerden "Hamidiye Alayları" kurmuştur. Kürt askerlere silah, tecizat, askeri eğitim Osmanlı devleti tarafından sağlanmıştır. Osmanlı devleti, Hamidiye Alaylarına alınan askerlerin çocuklarının eğitimi için İstanbul´da Aşiret Mektebi adıyla okullar açmıştır.

İttihat ve Terakki iktidari 1913 yılında, Hamidiye Alaylarının adını "İhtiyat Süvari Alayları" olarak değiştirmiştir. Bu şeklilde kamuoyuna karşı bu alayların lağvedildiği süsü vermiştir. Ancak bu alaylar 2015 Ermeni Tehcirinde, 1919/21 Qockiri Savaşında, 1925 Şeyh Sait Direnişinde ve 1937/38 Dêsim (Dersim) Alevi Zaza Soykırımında değişik ad ve kılıklar altında kullanılmışlardır.

Hamidiye Alaylarının, Kürt milliyetçiliğinin gelişmesinde rolü büyük olmuştur. Kürt milliyetçiliği halihazırdaki gelişmişliğini en çok Hamidiye Alaylarının sunmuş olduğu imkanlara borçludur diyebiliriz. Hamidiye Alaylarına hizmet amacıyla Osmanlı´nın, Kürtler için açtığı Aşiret Mekteplerindeki Kürt ögrencilerden bazıları da Avrupa´da tahsil yapma imkanı bulmuştur. Bu imkanlarla beslenen Kürt aydınları da Fransız İhtilalinin doğurduğu milliyetçi kavramlarla tanıştıktan sonra, Zazalara göre çok erken Kürt milliyetçiliği temelinde örgütlenmişlerdir.

4. 4. KÜRTÇE EĞİTİM YAPAN MEDRESELER VE AŞİRET MEKTEPLERİ

Osmanlı devleti, Kürtlerin medreselerde Kürtçe ders görmelerini sağlamıştır. Kürt aydınlanmasının başladığı ve Kürt milliyetçiliğinin tohumlarının ekildigi ve filizlendiği alanlardan biri de bu medreselerdir.     

Osmanlı Kürt İttifakı, Kürtlerden oluşan Hamidiye Alaylarını kurarken Zazalara bilinçli olarak yer vermemiştir. Hamidiye Alayları subayları, Kürt Aşiret Mekteplerinde eğitim alırken, Osmanlı Zaza halkı için Zaza Aşiret Mektepleri açmamıştır.

Osmanlı, Kürt Aşiret Mekteplerinde okuyan Hamidiye Alayları subayları ve onların çocuklarına Avrupa´da da yüksek tahsil imkanı sağlayınca, Ermeni, Türk, Rum milliyetçiliğinden de etkilenerek gelişen Kürt milliyetçiliği, her bakımdan sahipsiz Zaza okur yazarları kürtçülük lehine etkilemiştir. Bu sebelerden 19. ve 20. yüzyılda okumuş Zaza kökenlilerin önemli bir kesimi Kürt milliyetçiliği için çalışmıştır. Zaza milliyetçiliğinin gelişememesinin en önemli sebeblerinden biri budur.

5. KÜRTLEŞTİRME ARACI OLAN ZAZALARDAN BİRKAÇ ÖRNEK

5.1. AHMET RAMİZ (1878-1940)

Kürt Dili ve Edebiyatı için 19. yüzyılın sonlarına doğru medrese eğitimli elit bir grup oluşmuştur. Bu grupta Kürt milliyetçiliği lehine Zazalar da yer almıştır. Bunların en önemlisi, Zaza olduğu halde Kürdizade olarak lakaplandırılan Ahmet Ramiz´dir. Ahmet Ramiz ilk Kürt dernekçilerinden olup Kürtçe kitapların yayımlanmasında önayak olmuştur.

Elimizde Liceli (Piran) Ahmet Ramiz ve çevresine ilişkin ayrıntılı bilgi yok. Ancak büyük ihtimalle o yıllarda Aşiret Mekteplerinde veya Fransa´da okuyan Kürt öğrencileri, Kürt milliyetçiliğini medreselere sokmuş; medrese çevresinde Kürt milliyetçiliğinin gelişmesini sağlamıştır. Kürt çevrelerde kürtleşen (asimile olan) Ahmet Ramiz, kendi döneminde Kürt milliyetçiliğinin başını çekmiş ve Zazaların kürtleşmesi için çalışmıştır.

Günümüzde Zazaların Kürt olduğunu savunan Zaza kökenliler, başta Ahmet Ramiz´i örnek vererek, onun adını ve icraatlarını kürtleştirme çalışmalarına malzeme yapmaktadırlar.

 A. Ramiz (büyük ihtimalle bilinçsiz olarak) kendi halkının bugünkü örgütsüzlüğünün ve ana dili Zazaca´nın zayıflatılmasının temelini atarak Zaza halkı ve Zaza Dili açısından çok şanssız bir rol oynamıştır. Çünkü bugün Ahmet Ramiz´in ardılı bir kesim okur yazar Zaza, onun siyasi duruşunu sorgulamıyor, sorgulayamıyor. Bir çok Zaza, Kürt örgütleri tarafından kahramanlaştırılarak kullanılmakta olan Ahmet Ramiz´e özenerek Zaza halkını kürtleştirmek için çalışmaktadır.    

5.2. HUKUKÇU, SİYASETÇİ FAİK ABİK BUCAK (1919-1966)

1919 yılında Urfa ili Siverek ilçesine bağlı Hadro köyünde doğan hukukçu, siyasetçi Faik Abik Bucak (1919-1966), Bucak Zaza ilerigelenlerinden Hakkı Bucak´ın kızkardeşinin oğludur. Annesi Zaza, babası Kürt´tür. Ancak ana dili Zazaca´dır. Çünkü F. A. Bucak Zaza Dili´yle büyümüştür.

Hukukçu F. A. Bucak, Zaza Dili onun da ana dili olmasına karşın Kürt milliyetçi örgütlerinin emrinde ve özellikle Bedirhan kardeşlerin etkisinde Kürt milliyetçiliği yapmış ve bu uğurda 1966 yılında öldürülmüştür.

Başta Siverek olmak üzere tüm Zaza Bölgelerinde önemli bir kesim Zaza insanının kürtçülük yapmalarında ve Zaza kimliklerini inkar etmelerinde Faik Abik Bucak´ın olumsuz etkisi büyüktür.

5.3. SAİT ELÇİ (1925-1971) VE SAİT KIRMIZITOPRAK (1935-1971)

Sait Elçi ve Dr. Sait Kırmızıtoprak trajik ve komik bir tarih sergiliyorlar. Sait Elçi 1925 Bingöl doğumlu. Dr. Sait Kırmızıtoprak 1935 Dêsim (Dersim) doğumlu. Her iki Sait de Zaza. Kürt olmadıkları halde (Kürtten daha Kürt) Kürt milliyetçiliği için çalışmış ve Kürt örgütleri tarafından öldürülmüşlerdir.

Sait Elçi, Şeyh Said Direnişinde de Kürt milliyetçilerinin, Türk devletiyle çalışmakta olduklarının bilincine varamamıştır. Bu savaşta devlet ve Kürt örgütlerinin, Şeyh Said´in şahsında Zaza halkına verdiği acıları görmezlikten geldiği gibi, bu Zaza milli acılarını, Zaza insanını kürtleştirme işi için kullanmıştır.

Dêsim 1938 Alevi Zaza Soykırımının trauması içerişindeki bir hayli Alevi zaza insanı, Kürtlerle işbirliği içerişinde Türkiye devletinden bu soykırımın hesabını sorma kuru hayaliyle hareket etmişlerdir.

Dr. Sait Kırmızıtoprak´ın sülalesinin de önemli bir kesimi 1938 Dêsim Alevi Zaza Soykırımında kesilmiştir. Birçok Alevi Zaza gibi Dr. S. Kırmızıtoprak da, Türk devletinin 1938 zulmünün acısıyla büyümüştür. Dolayısıyla Dr. S. Kırmızıtoprak da Türk devletine karşı tepkilidir. Kırmızıtoprak´ın bu tepkisini erken anlayan kurnaz Kürt örgütleri, Dr. S. Kırmızıtoprak´ın, "1938´in hesabını sorma duygularını" Türk devletine karşı yönlendirmiştir. Böyle bir motivasiyonla hareket eden Dr. S. Kırmızıtoprak, Kürt ilerigelenlerinin 16. yüzyıldan beri Türklerle işbirliğini, Kürtlerin, Qocgiri ve Şeyh Said Direnişlerinde ve 1938 Dêsim Alevi Zaza Soykırımındaki olumsuz rollerini araştırmadan Kürt örgütlerin safına geçmiştir. 

Bu şekilde milliyetçi Kürt örgütlerinin saflarına çekerek Kürt milliyetçiliği için çalıştırdıkları Dr. Sait Kırmızıtoprak, 1938 Alevi Zaza Soykırımının acılarını Kürt milliyetçiliği için harcamıştır.

Dr. Kırmızıtoprak veya yandaşlarının 1960´larda köylerimizde Kurdistan ve Barzani propagandası yapmaya geldiklerini iyi hatırlıyorum. Köylülerimiz bu propagandayı edep ve erkanları çerçevesinde "Hasa, ma Qu nime!", sözleriyle red ediyorlardı.

Her iki Sait´in de 1971´de Kürt örgütleri tarafından öldürülmesi, Zaza halkında onlara karşı duygusallık oluşturmuştur. Onlardan sonraki Zaza kuşakları, onlara karşı acıma ve hayılanma hişleriyle hareket etmektedirler. Kürt örgütleri, Saitleri öldürdükleri halde onların ölülerini Kürt tarihi kahramanı yapmışlardır. Bu propaganda neticesinde geçmişi araştıramayan bir kesim Zaza, kendilerini Saitlerin şahsında Kürt görmektedir.

Sait Elçi ve Dr. Sait Kırmızıtoprak Zaza milli değerlerini ve tarihten gelen milli acılarını  Kürt milliyetçiliğine mal etmişlerdir. Saitler, Kürt milliyetçiliği lehine propaganda yaparak ve canlarını feda ederek Kürt milliyetçiliğinin gelişmesini saglarken, Zaza milli kimliğini, Zaza Dili´ni erozyona uğratmada çok şanssız rol oynamışlardır.  

5.4. TÜRK EDEBİYATCISI ALEVİ ZAZA CEMAL SÜREYA (1931-1990)

Türkçe edebiyat Çevresinde Kürt Cemal diye çağrılan Cemal Süreya 1938 Alevi Zaza Soykırımından, Zuhal Tekkanat´a 1972 de yazdığı mektupta şöyle söz etmiş: ''Bizi kamyona doldurdular/ Tüfekli iki erin nezaretinde/ Sonra o iki erle yük vagonuna doldurdular/ Günlerce yolculuktan sonra bir köye attılar/ Tarih öncesi köpekler havlıyordu''.

Cemal Süreya kendisine ve mensubu olduğu Zaza halkına yapılan soykırımın ve sürgünlerin hangi halka karşı işlendiğini bir hece ile dahi anlatmamış. Ancak gönüllü olarak "Kürt Cemal" lakabını kabul etmiş ve Kürt örgütleri için propaganda malzemesi olmuştur.

Cemal Süreya´nın, 1925 Şeyh Said Direnişine ilk darbeyi Türk-Kürt İttifakı içerişindeki Hamidiye Alayları ardılları Kürt milislerin vurduğunu; Şeyh Said´i ihbar edip yakalatan kişinin  binbaşı Kasım´ın Kürt olduğunu; 1938´de Dêsim Alevi Zaza Soykırımını yapanlar arasında Kürt askerlerin de olduğunu bilmemesi mümkün değildir.

Doğrusu tarihte Kürt derebey ve Kürt örgütleri, sırtını Osmanlı devletine dayayarak Zaza halkına hep zulüm etmiştir. 1938 sonrası Türkleştirme okulları ürünü olan önemli bir okur yazar Zaza kesim, asimilasiyon neticesinde milli kimlik karmaşası icerişine itilmiştir. Bu kesim tarihi bilgi eksikliği neticesinde Kürt olduklarını sanma gibi zaaflarla kürtçülük akımı sürüsüne katılmışlardır. Bu sürüde başını kaldıran Zazaların fizikleri, Kürt örgütleri tarafından zamanında ortadan kaldırılmıştır. Bu şekilde kendilerine yalan yanlış tarih dikte edilen silahsız Alevi Zazalar arasına öldürülme korkusu da yerleştirilmiştir.

Tüm bu hallere düşmeden önce eğer Cemal Süreya gibi kişiler rollerini zamanında doğru oynasalardı, Zaza halkının günümüzdeki durumu, yeri daha iyi ve Zaza halkı daha örgütlü olurdu.

5.5. ZAZA ARTİST, SENARİST, YAZAR, REJİSÖR YILMAZ GÜNEY (1937-1984)

Asıl adı Yılmaz Pütün olan Güney 1937 yılında Zaza bir babanın ve bir Kürt annenin çocuğu olarak Adana´nın Yenice köyünde doğmuştur. Yılmaz Güney 1983 yılında kendi ağzından milli kimliği için şunları söylemiştir: "(...) Kürt asıllı topraksız bir köylü ailenin iki çocuğundan biriyim. (...)" 

Yalnız Yahudilerde soy ve dolayısıyla etnik kimlik anne tarafından sürdürülür. Zaza, Kürt, Ermeni, Türk, tüm Hıristiyan, Müslüman, Alevi dünyasının etnik ve dini kimliği babanın etnik kimliği temel alınarak yapılır. 

Bu kurala göre babası Zaza, annesi Kürt Yılmaz Güney´in, kendi etnik kimliğini Kürt olarak ilan etmemeliydi. Doğrusu Yılmaz Güney´in "Zaza asıllı" olduğunu söylemesi gerekiyordu. 

Her bireyin etnik kimlik seçme özgürlüğü, herhangi bir ideolojiye propaganda aracı olmamak şartıyla, elbette olmalıdır. Ancak Yılmaz Güney tanınmış popüler bir sanatçı olarak "Kürt asıllı topraksız bir köylü ailenin iki çocuğundan biriyim." derken Zaza etnik kimliğini aşağılamış ve Kürt milliyetçiliği için, bilerek veya bilmeyerek propaganda yapmıştır. Bu propaganda sonucu Y. Güney´in Zaza hayranlarının çoğunluğu, milliyetçi Kürt örgütlerinin kürtleştirme propagandası ve silahlı şiddetine karşı çıkamamıştır. Güney´in popülaritesi, onun Zaza hayranlarının beyinlerini kamaştırmış; birçok Zaza hiç sorgulamadan milli kimlik konusunda Güney´i kendine örnek almıştır. Güney´in, "Ben kürdüm.", demesinin de etkisiyle birçok Zaza, Zaza kimliğinin ve Zaza Dili´nin inkarına karşı tepki gösterememistir.

Doğrusu Yılmaz Güney, "Zaza asıllı topraksız bir köylü ailenin iki çocuğundan biriyim." demiş olsaydı, Kürt örgütleri Zaza halkını inkar etmez ve Zaza Dili´ni aşağılayamazlardı.  

6. YANLIŞA KARŞI CIKMAZSAK

Zaza halkının halihazırdaki inkar işi Ahmet Ramiz, Faik Bucak, Sait Elçi, Dr. Sait Kırmızıtoprak, Cemal Süreya, Yılmaz Güney gibi Zaza kökenli şahsiyetler tarafından başlatılmış, göz yumulmuş ve desteklenmiştir.

Elbette ki medrese tahsilli Ahmet Ramiz, hukukçu Faik Bucak, Sait Elçi, Dr. Sait Kırmızıtoprak edebiyatçı Cemal Süreya, çok yönlü sanatçı Yılmaz Güney Zaza halkının inkarının ve Zaza milliyetçiliğinin gelişememesinin yegane günah keçileri değildir.

Bunların dışında geçmişte de, günümüzde de türkleştirme ve kürtleştirme işi için misyonerlik yapmış ve yapmakta olan bir çok Zaza vardır. 

Yukarıda adlarını andığım şahsiyetlerin kendi dönemindeki yanlış tercih ve icraatları, ne yazık ki günümüzde bir kesim zaza arasında alışkanlık ve gelenek oluşturmuştur. Bunların kürtleşmeyi sıradan alışkanlık haline sokmaları, Zaza halkı için zor bir durumun oluşmasına zemin hazırlamıştır.

Unesco tarafından da belirlendiği üzere, Zaza Dili´nin kaybolma tehdidi ve tehlikesini yaşamasının en önemli nedenlerinden biri de, kürtleşme geleneği başlatan ve milliyetçi Kürt örgütleri saflarında koşan Zazalardır. Çünkü Kürt örgütleri, bu kişilerin geçmişte yazıp söylediklerini, icraatlarını propaganda malzemesi yapıyor; bu Zaza şahsiyetleri, Zaza milli kimliğini ve Dili´ni asağılamak ve kürtleşmeyi cazipleştirmek için malzeme olarak kullanıyorlar. Yeni Zaza kuşaklar bu şekilde aldatılmakta, oyalanmakta ve Zaza halkı örgütlenememektedir.

Alman filozof Richard David Precht´in "Eğer yalana ve yanlışa zamanında karşı çıkmazsak, bizden sonraki kuşaklar bu yalan ve yanlışı doğru olarak kabul edebilirler.", diyor.

Makalemde örnek olarak verdiğim kişiler yalan ve yanlışa kendi dönemlerinde karşı çıkmamışlardır. Geçmişte Kürt milliyetçiliğine çalışan Zazaların icraatları, söylediği ve yaptığı yanlışlar, bugün bazı Zaza kesim tarafından doğru olarak algılanmaktadır.    

Y. Güney gibi tanınmış Zaza kökenli kişilerin söylediği sözleri Zaza kitleleri zamanında tenkid etme gücüne sahip olmadığı için bugün Güney´in "Kürt asıllı topraksız bir köylü ailenin iki çocuğundan biriyim." sözü yanlış olmasına karşın, kamuoyunda Zaza halkının zararına doğruymuş şeklinde oturmuştur.

Solculuk, demokratlık adı altında milliyetçi Türk, Ermeni, Kürt örgütleri çevrelerinde kariyer yapmış Zazalar var. Bunlar aracılığıyla Zaza insanı, Türk, Ermeni, Kürt örgütlerine sempati duymuş; onların ideolojik çalışmalarına malzeme olmuş ve olmaktadır.

Önemli bir kesim Zaza insanı günümüzde de Türk, Ermeni, Kürt örgütlerine çalışan Zazalardan ötürü, Türk, Ermeni, Kürt örgütleri sempati duymakta, kendi halkı için degil bu örgütler için çalışmaktadır. 

Türk, Ermeni, Kürt örgütleri tarafından kullanılıp kahraman ve dolayısıyla örnek kişi olarak yüceltilen Zaza kökenli şahsiyetlerin yanlışları, her ortamda Zaza kimliğine, Zaza Dili´ne ve Zaza kültürüne zarar vermeye devam etmektedir.

7. GEÇMİŞTEN DERS DERS ÇIKARMAK

Geçmişten ders almak veya ders çıkarmak geleceği daha iyi inşa etmek bakımından önemlidir. Bu işi yapamayan veya yapmak istemeyen kişi ve toplumlar, kadere boyun eğmiş demektirler. Kendilerinden daha iyi analiz yapabilen kişi ve örgütlerin emri altına girmekten, (eğer tesadüflerin yaptığı değişiklikler olmazsa) başka şansları olamaz. 

Eğer Zaza kişilerin geçmişteki icraatları, Zaza halkının bugününü son derce kötü, zararlı etkiliyor ve kaos yapıyorsa, bu kişilerin geçmişte Zaza halkı adına tarihi hatalar yaptıklarını görmezlikten gelemeyiz. Çünkü geçmişte şiyasi arenada rol oynamış Zaza kişilerin yapıkları hatalara göz yumarsak halkımızın kaderini olumlu yönde değiştiremeyiz. 

Halklarımızın eşitliği, kardeşliği ve halklararası barıştan yana olan her insan yanlışlara göz yummamalı, her zaman ve her yerde medenice karşı çıkmalıdır. Ancak böylece doğrular, yanlışların esiri olmaktan kurtulabilir.

Hakkı Çimen, Mayıs 2016 


Paylaş