"Yalana zamanında müdahale edilmelidir. Eğer yalan kitlelerin anlayabileceği şekilde deşifre edilmezse, sonraki kuşaklar bu yalanı doğru kabul edebilirler." Richard David Precht
A. ERMENİSTAN´IN ARAMIZDAKİ MİSYONERLERİ
Şu andaki Zaza coğrafyasında Ermeniler de yaşamaktadırlar. Ancak bunlar azınlıktır. 1916 öncesi Ermenilerin en yoğun yaşadıklari şehirler İstanbul, Van, Erzurum, Kars illeriydi. Doğu Anadolu´da en az Ermeni Dêsim´de yaşıyordu. Çünkü Dêsim dağlık olduğundan, o dönemler kentleşme olmadığından ticaret yapmaya, yanı kapital artırmaya müsait değildi. 1878´de bir zat üst düzey Ermeni papaz yazarların verdikleri istatiki bilgilere göre de Dêsim Bölgesinde Ermeniler 1916´dan öncesinde azınlıktırlar (Bak. "Palu Harput 1878", Derlem Yay., Yayına hazırlayan: A. Yarman, 2010, İstanbul").
Dêsim´de Ermeniler 1916´dan sonra da azınlıktırlar. Doğrusu Ermeniler, Zaza coğrafyasında azınlık olduklarındandır ki genellikle devrimci, solcu gibi değişik kılıklarla siyaset ve terör yapmaktadırlar. Bu kılıklarla Ermenilere yapılmış zulmü dile getirmektedirler. Yanı bunlar Ermeni milliyetçisi oldukları halde, Zaza halkı arasında Ermeni milliyetçisi değilmiş imajı yaratarak, sanki Che Guevara gibi birer internasiyonal devrimciylermiş gibi Ermenileri savunarak, Ermenilere karşı acıma duygusu yaratmakta ve Ermeni milliyetçiliği yapmaktadırlar. Dogrusu Ermenistan bunları aramızda, bölgeyi ermenileştirme misyonerleri olarak kullanmaktadır.
B. FAİLİ MEÇHUL CİNAYETLER VE DÊSIM ALEVİ İTİKATİNİN
DEJENERE EDİLMESİ
Dêsim´de 1980´den bu yana terör, zulüm ve takip sonucu birçok siyasi ve sosyal deprem oldu. Zaza olmayan silahlı güçler (Türk, Ermeni, Kürt), Alevi Zaza halka 1938 Soykırımından daha tesirli zulüm uyguladılar. Dêsim´i Zazalardan boşaltmak amacını güden silahlı güçlerin ateşine ve baskısına dayanamayan insanlarımızın çoğu Dêsim´den kaçtı, göç etti. Hemen hemen her aileden bu dönem içerisinde iskence görmüş, sakat edilmiş veya öldürülmüş en az bir aile mensubu vardır. Halkımız ne yazık ki bugün de bunların yasını tutmaktadır.
1980´den önceki dönemde herkes kendi köyündeki Ermeni aileyi tanırdı. Halkımızın Ermeni ailelerle ilişkileri barışçıldı. Karşılıklı saygı vardı her iki halk arasında. Ancak siyasi çalkantılar sonucu artık şu andaki Alevi Zaza kuşak, aramızda olup da ermeniliklerini gizleyenleri tanımıyor.
Doğrusu bu gizli Ermenilerin sayısı çok azdır. Ancak Ermenistan´ın denetiminde örgütlü hareket ettiklerinden, 1970´lerden bu yana tkp/m-l, tikko, halkın yolu, h. kurtuluşu, h. sesi, partizan ve diğerleri adı altında özellikle Desim´de çok etkili oldular.
Bu örgütler, Alevi Zaza halkının dini önderlerini çapulcu, sömürgen, komprador ilan ederek kıymeti harbiyesini kırdılar. Siyasetle alakası olmayan bazı Alevi Zaza dini önderlerini ve Alevi Zaza kültürü taşıyıcılarını, halka korku salmak için, aslı astarı olmayan bahanelerle öldürdüler. Uzun süreli araştırma yapmış olan P. A. Andrews gibi bilim adamlarına göre bu milliyetçi Ermeni örgütleri, Dêsim İtikati yerine Ermeni milliyetçiliğinin sadece bir verziyonu olan uyduruk ve sözde (utopik) sosyalizmi din olarak oturtmaya çalıştılar (Bak. "Türkiye´de Etnik Gruplar", P. A. Andrews, Tüm Zaman Yay., İst.1992).
Tkp/m-l, tikko, halkın yolu, h. kurtuluşu, h. sesi, partizan v.s örgütleri, Dêsim´i Alevi Zazalardan temizleme, Zaza halkını inkar ve Zaza Dilini horlama işinde devletten sonra, milliyetçi Kürt örgütlerinin yanı sıra en etkili örgütlerdir. Bu güçler, Dêsim´deki Alevi Zaza nüfuşunu azaltmak amacıyla silahlı şiddetle halka korku saldılar. Zaza halkını Dêsim´den kovmak için birçok Alevi Zaza ileri geleni öldürdüler. Amaçları, Zaza halka, öldürülme korkusundan vatanını terkettirmekti. Tüm bu cinayetlerin bugün de faili meçhuldur.
Tikko adı altındaki milliyetçi Ermeni örgütlerinin de bu faili meçhul cinayetlerde payı büyüktür. Dêsim´de faili meçhul cinayetler, devletin paramiliter örgütleri, milliyetçi Kürt örgütleri ve tikko adı altındaki milliyetçi Ermeni örgütleri tarafından işlendi.
Devlet Alevi Zazaları şunnileştirmek ve türkleştirmek; milliyetçi Kürt örgütleri Zaza halkını kürtleştirmek ve sözde solculuk, devrimcilik adı altında hareket eden milliyetçi Ermeni örgütleri de ermenileştirmek için bu cinayetleri işlediler.
Her üç güç içiçe olduğundan, hangi cinayetin hangi silahlı güç tarafından koordine edildiği ve işlendigi Zaza halkı açısından anlaşılamaz oldu. Öldürülenlerin çoğu kim vurduya gitti. Daha acısı bu cinayetlerin bir kesiminin, Türk, Kürt ve Ermeni örgütleri tarafından, devrim hikayeleriyle kandırılmış olan cahil Alevi Zazalara yaptırılmış olduğunu düşünüyoruz.
Dêsim´de Alevi Zaza halk, 1986 yılından itibaren önderlerinin faili meçhul cinayetlere kurban gittiğini görünce paniğe kapıldı. Can derdine düşen başsız, örgütsüz Alevi Zaza halkı Dêsim´den adeta kaçarak, Türkiye´nin büyük şehirlerine ve dünyanın dört bir yanına göç etti. Oralarda asimile olmaya başladı.
Gizli Ermeni propagandacılar, Zaza halkını şaşırtmak için hoş gözükmek uyduruk kızılbaşçı, Alisiz alevici, dersimci, solcu, devrimci misyonlarla çalışıyorlar. Şunnilere karşı kışkırtmak üzere işlerine geldiğinde vaazlarında Hz. Hüseyin´i ve Kerbela´yı da işliyorlar. Ermeniler için acıma duygusu yaratarak duygu sömürüsü yapmaktadırlar. Bilinçli olarak bu kimlik ve argumanlarla hareket etmeleri, yukarıdaki kimlikler altında Ermeni milliyetçiliği yapmalarını geçici de olsa kolaylaştırıyor. Geçici, çünkü Zaza halkı uyandıkca kendini ifade edecek ve bu sinsi oyunların farkına varacak ve kendi milli değerlerini savunacaktır.
Solcu, devrimci kılıklı Ermeni misyonerleri, Zazaca´yı anlayıp konuşabilmelerine rağmen bilinçli olarak Zazaca´ya önem vermiyorlar. Alevi Zazalar arasındaki bu misyonerlerin en önemli diğer bir özelligi, biri "Ben Zazayım." veya "Zaza halkı da vardır." deyince onlar; "Biz devrimciyiz. Ayıptır! Milliyetçilik yapma!" şeklinde karşı çıkıyorlar.
Ermeni misyonerleri "Dersim", "devrimci", "kızılbaş", "Alevi" ve "Kürt" kavramlarını bol kullanıyorlar. Bu şekilde hem Zaza halkını inkar ediyorlar ve hem de "kızılbaş", "Alevi" ve "Kürt" kavramlarının arkasına sinsice saklanıyor ve büyük Ermenistan için çalıştıklarını gizliyorlar. Özellikle Kürt örgütlerinin silahlı şiddetinden kendilerini korumak için bilerek Dêsim´i ve Zaza halkını "Alevi" veya "Kürt" olarak propaganda ediyorlar.
C. SIÇRAMA TAHTASI
Aramızdaki Ermeni misyonerleri, Desim Alevi İtikatini ve geleneklerini biliyorlar. Çünkü bunların çoğu Alevi Zaza halk arasında büyümüştür. Siyasetleri gereği bazı Zazalara kewra veya mısayıv ikrarı verenleri vardır. Ermenistan, bu misyonerlerin Zaza halkına dair bilgilerini ve sosyal durumlarını bir avantaj, dolayısıyla misyonerleri de Dêsim´e yerleşmek için sıçrama tahtası olarak kullanıyor.
Ermenistan günümüzde, hakikatten Ermeni olanların yanı sıra aramızda sadece annesi veya ninesi Ermeni olanları, kulağa hoş gelen ütopik özgürlük, kardeşlik, dayanışma v.s. sözlerle okşayarak kısa aralıklarla Ermenistan´a götürüyor. Bunları, orada yedirip içirttikten sonra kendilerine uyduruk zertifikatlar verdikten sonra aramıza salmaktadır. Bu işte Ermenistan´ın dış temsilcilikleri, kiliseleri ve özellikle İstanbul Ermeni Patrikhanesi, Soykırım Karşıtları Derneği, Türkiye´de ve dışarıdaki Ermeni dernekleri gibi kurumlar beraber çalışmaktadırlar.
Dêsim´de, büyük kentlerde, Türkiye dışında Alevi Zazaları, Şunni Zazalara karşı kışkırtan; Kürt örgütlerine karşı duydukları korkudan ötürü sıkıştıklarında Alevi Zaza halkının milli kimliğini inkar amacıyla "dersim Alevileri" veya "dersim Kürtleri" diye tanıtan, göçebe anlamındaki "kırmanc" ve "kırmanciye" kavramlarında direten, "Zaza" mili kimliğine karşı çıkan yanar döner, sefaf olmayan, sinsi bir güruhla karşı karşıyayız.
Aramızdaki Ermenistan misyonerleri, solcu, devrimci, alevici kılıklarla Zaza halkı arasında başarılı olabileceğine inanmaktadırlar. Ermenistan´ın bu misyonerlere maddi ve logistik destek verdiğine dair duyumlarımız da vardır.
Ermenistan misyonerlerinin hepsi Ermeni değildir. 1970´li yıllardan itibaren Ermeni örgütlerinde (tkp/m-l, tikko, halkın yolu, h. kurtuluşu, h. sesi, partizan v.s ) birçok bilinçsiz Zaza çalıştı. Günümüzde de Ortadoğu tarihi içinde Zaza tarihimizi bilmeyen ve özellikle Zaza milli bilincinden yoksun çok Zaza, Ermeni misyonerlerin emrinde çalışmaktadır. Bu Zaza kardeşlerimiz, insan hak ve hukuku gibi evrensel değerler için çalıştıklarını sanıyorlar. Hakikatinde Ermeni milliyetçiliği yani büyük Ermenistan için çalıştırıldıklarından heberleri yoktur.
Ermenistan tarafından kullanılmakta olan bu hemşerilerimizi çoğumuz tanıyoruz. Onlarla sosyal ilişkier içerisindeyiz. Ermeni misyonerlerle çalışmaya devam eden Zazalar, tkp/m-l, tikko içinde geçmişteki beraberliklerinden dolayı Ermeni milliyetçilerden ilişkilerini koparamamış olanlardır. Ermeni milliyetçileri bunları, "büyük devrimci" v.s. olarak okşamakta, pofpoflamakta; devlete karşı özellikle bunları hedefe sürmekte; bunlara "Hepimiz Hrant Dinkiz" rozeti taktırarak meydanlara salmakta; Ermeni örgütçülerinin uydurdukları kızılbaşçı alevicilik ile bu Alevi Zazaları, Sunni Zazalara karşı kışkırtmaktadırlar. 1970´ten bu yana Ermeni ideogların pofpoflama ve kışkırtmaları sonucu Ermeni misyonerlele çalışan bu Alevi Zazalar, kendi Zaza milli kimliğini inkar etmektedirler.
Ermenistan´ın Dêsim çıkartmalarında kullandığı misyonerler, fdg ve dersim meclisçileri gibi Dersim adıyla başlayan birçok gruplarda ön plana çıkmaktadırlar. Bunlar tarafından geliştirilen "dersimcilik" Zaza halkını inkar etmek için kullanılmaktadır.
Ç. NEDEN?
Osmanlı´nın bir ara güvenilir millet olarak adlandırdığı Ermeni halkı, zengin Ermeni kompradörlerin emri altında Osmanlı´ya çalışıyordu. Yani Ermeni kompradörler çok zengin olmalarına rağmen Osmanlı onları yönetiyordu. Ermeni örgütleri, Osmanlı toprakları içerisinde devlet kurmak istediler. Çünkü Osmanlı sınırları içindeki büyük sermayelerden (kapital) biri de Ermeni sermayesiydi. Büyük Ermenistan hayaliyle hareket eden milliyetçi Ermeni örgütleri, 1915´ten sonra Anadolu´daki maddi ve manevi zenginliklerini Osmanlı ve dolayısıyla Türkiye devletine kaptırdılar. O tarihten beri tekrardan eski yerlerine dönme, Anadolu zenginliklerinden pay sahibi olma hırsı içerisinde hareket etmektedirler.
1915/16 hadiseleri esnasında topraklarını ve diğer maddi zenginliklerini Osmanlı´ya kaptıran Ermeniler, topraklarına tekrar dönüşü "büyük Ermenistan" projesi çerçevesinde hayal etmektedirler. Tekrardan eski topraklarına dönebilmek için "Ermeni Soykırımını" işleyerek ve terör estirerek uluslararası çaba göstermektedirler.
Ermeistan´a bağlı hareket eden milliyetçi Ermeni örgütleri, Anadolu´da 1916 da kaybettikleri bölgelerde Ermenilerle dayanışma yapabilecek bir halk arayışı içerisindedirler. Bu amaçla 1916/17 yıllarında Rusya´nın himayesinde Osmanlı´ya karşı savaşan Anadolu Ermeni milisleri, Dêsim Zazalarını kendi hedefleri için kullanmak istediler. Ancak işin farkına varan Dêsim Zazaları, Ermeni örgütlerinden uzaklaştılar.
1970´li yıllardan bu yana Ermenistan ve ona bağlı hareket eden milliyetçi Ermeni örgütlerinin (tkp/m-l ve tikko) faaliyetleri, Zaza halkının nüfus çoğunluğunu oluşturduğu bölgelerde yoğunlaşmaktadır.
Çünkü Ermenistan ve örgütleri günümüzde de, Anadolu´da Ermenilerle dayanışma yapabilecek en uygun halkın, Zaza halkı olabileceğini düşünmektedirler.
Çünkü Ermenistan ve örgütleri, 1919/21 Qoçkiri, 1925 Piran katliamları ve 1938 Alevi Zaza Soykırımı Acıları nedeniyle Zaza halkının devlete karşı kin ve öç alma duygularıyla hareket edebilme potansiyeli taşımakta olabileceğini ve devlete karşı kolay kullanılabileceği hesabını yapmaktadırlar.
Çünkü Ermeni örgütlerine göre Zaza halkı örgütsüz ve sahipsiz ve dolayısıyla orta malıdır. Zaza halkı, Ermeni örgütleri tarafından kullanılabilir.
Ermeni örgütlerine göre, çünkü Kürt örgütleri de, Zaza halkını kullanma işinde bir hayli başarı sağlamış durumdadırlar.
Tüm yalancı Ermeni teorileri, tüm tkp/m-l, tikko, h. yolu, h. kurtuluşu, h. sesi, partizan v.s. örgütlenmeleri ve dolayısıyla Zaza halkını devlete karşı kışkırtıp kullanmalar, Ermeni kiliselerinin ve derneklerinin son yıllardaki açıklamaları, Hrant Dink´in ölüsünün Ermeni milli siyaseti lehine, ama dolaylı olarak Alevi Zazalara kullandırılması; fdg ve dersim meclisi v.b. adlar altında örgütlenme çalışmalarının tümü, geçen yüzyılda zayıflatılan Zaza halkının bir kesimini Ermenistan tarafina çekmek için yapıldı ve yapılmaktadır.
D. ZAZA HALKININ TAKİP EDİLMESİ
1. M.S. 224 yılında kurulan Sasani (Zazani) İmparatorluğu 642 yılında yıkıldı. Sasani İmparatorluğu, Roma İmparatorluğuna karşı, Ortadoğu´nun en üstün gücü ve en ileri uygarlığıydı. Roma ve Çin gibi bilim ve teknolojinin en ileri olduğu devletlerdendi. Özellikle Roma İmparatorluğuna karşı sürdürdüğü uzun savaşlar nedeniyle çok zayıf olduğu bir dönemde milliyetçi Arap ordularına yenildi. Ortadoğu´daki Batı Roma artığı beylikler, Bizans (Doğu Roma), Roma ve Sasani İmparatorluğu arasında sürekli el değiştiren vassal (büyük güçe bağımlı) olan Ermeniler de Arap ordularına destek verdiler.
Sasanilerin takip edilmesi, Zurvanizm ve Zerdüştlüğün çocukları olarak kabul edilen Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam´ın aynı zamanda işine gelmiştir.
Sasani İmparatorluğundan sonra kurulan en önemli Sasani (Zaza) devletleri Ziyardin, Buyidi ve Kakuyi devletleriydi. Sasaniler, bu devletlerle 9. ile 13. yüzyılları arasında tekrardan devlet sahibi oldular. Bu devletlerin 13. yüzyılın sonlarında yıkılmasından sonra Sasaniler, İslam şemsiyesi altında kurulan tüm devletler tarafından aralıksız olarak takip edildi.
Doğrusu Zaza halkının bugün de takip edilmesi siyasetinin arka planında bu tarihi şanssızlık yatmaktadır.
2. Osmanlı (Osmanlı-Kürt İttifakı), 1514 Çaldıran Savaşından sonra Zaza halkını takip etti. Türk tarih kitapları, Osmanlıların o dönemde "40 bin Alevi" yanı Zaza´yı kılıçtan geçirdiğini yazmaktadır. Bu sayının, sadece buzdağının su üstünde görünen kesimi olduğunu tahmin ediyoruz. O dönemler katledilen 40 binler, şu anda Alevi olan Zazaların değil, çoğunluğu şu anda Şunni olan Zazaların dede ve nineleriydi. Bunların önemli bir kesimi, Osmanlı-Kürt İttifakı zulümü neticesinde sunnileştiler. Şu andaki Alevi Zazaların büyük kesimi, Osmanlı ordusunun (Doğu Anadolu´daki Osmanlı ordusunun çoğunluğunu Kürtler oluşturuyordu) ulaşamayacağı Dêsim gibi dağlık alanlarda Alevi kaldılar.
3. Çaldıran Savaşının çok sonrasında da Doğu Anadolu´daki bazı kalelerin yönetimi Zazaların kontrolündeydi. Zazalara karşı, Osmanlı Kürt İttifakı ordusuna 1835 ile 1839 yılları arasında komuta eden Alman generali H. v. Moltke, Prusya savaş bilgisiyle bu kaleleri, kalelerin çevresindeki köy ve kasabaları nasıl yakıp yıktıklarını ve halkını nasıl kılıçtan geçirdiklerini anlatmaktadır (Bak. "Moltke Briefe", Über Zustände und Begebenheiten in der Türkei aus den Jahren 1835/39, Gereno Verlag, 1987, Nördlingen).
Osmanlı Kürt İttifakı, bu Zaza kalelerine karşı savaşırken de bu bölge Zazalarını Kürt göstermektedir. Dolayısıyla Moltke kitabının Almanca basımında da Zaza halkı, Kürt gösterilmektedir. Ancak bu şu gerçeği değiştirmez: Takip edilen ve kesilen Zaza halkıydı.
4. Kendini Nuri Dersimi olarak adlandıran Osmanlı baytarı Nuri gibi Kürt milliyetçileri 1919/21 yıllarında Alevi Zazaları, devlete karşı kışkırtarak Qoçkiri Direnişine önayak oldular. Bu direniş esnasında birçok Alevi Zaza telef oldu. Tüm önemli Alevi Zaza önderleri öldürüldüler.
5. 1925 Şeyh Said Zaza Direnişi sonrasında Sunni Zazaların tüm ileri gelenleri yok edildi. Mevcut Zaza sermayesine el konuldu. Ardından 1927´de Guev Sunni Zaza köyü halkı katledildi.
6. Huzura susamış olan Dêsim Alevi Zazaları, devletin cennet vaatlerinin(!) de etkisiyle 1937´de tüm silahlarını devlete teslim ettiler. Türk devleti silahsız, öndersiz dolayısıyla savunmasız hale soktuğu Desim Alevi Zazalarına 1938´de, çok rahat bir sekilde soykırım yaptı.
Bu zulüm katliamlar ve 1938 Alevi Zaza Soykırımı sonrasında Zaza halkı Sunnisi ve Alevisiyle çaresizlik içerisinde sustu. Bugüne kadar çaresiz ve yalnız kaldı.
Zaza halkının bu çaresiz halini firsat gören milliyetçi Kürt örgütleri ve Ermeni örgütleri, bilinçsiz Zazaların bir kesimini kontrölleri altına aldılar.
Milliyetçi Kürt ve Ermeni örgütleri birçok sahipsiz ve bilinçsiz Zaza´yı kendi hedefleri için çalıştırıp öldürttüler. Devletin, Kürt ve Ermeni örgütlerinin öldürttüğü insanlarımızın geride kalan mensupları, siyasi yalan ve oyunlardan habersiz ölülerinin yasını tutmaktadırlar.
Bu silahlı güçler, kendi hedefleri için çalıştırdıkları Zazalardan hayatta kalanlarının çoğunu ruhen sakat hale soktular. Yıllarca terör estirerek Alevi Zaza halkının önemli bir kesimini yurdundan kovdular. Bu şekilde Alevi Zazaları kovmak ve dünyaya dağatmak (kök sökmek) isteyen devlete yardım ettiler.
E. MİLLİYETÇİ ERMENİLERİN YALAN VE SİNSİ TEORİLERİ
1. DER SİMON TEORİSİ
Ermeni milliyetçileri 1604 yılında der Simon adında sözde bir papazın varlığını propaganda ediyorlar. Ermeni yalan makinesi, yukarıdaki tarihlerde der Simon (hz. Simon) adında sözde bir Ermeni papazın yaşamış olduğunu ve bu papazın, Şunni İslam´ın zulmü nedeniyle Alevi Guru Kurês pirine sığınarak Seyid Ali adını alarak alevileştiğini ve Ermeni cematini alevileştirdiğini; Kurêsli pirin vefaatından sonra Seyid Ali adını alan der Simon´un pirlik postuna geçtiğini; o günden bugüne kadar Ermenilerin Kures pirliği yaptığını ve dolayısıyla tüm Kurêsizlerin Ermeni olduğunu propaganda etmektedirler.
DER SİMON TEORİSİNİN ÇİFTE YALAN ARKA PLANI
a. Der Simon kelimelerini beraber yazarak "dersimon" kelimesinin arkasındaki "on" harlerini attığınızda "Dersim" kalıyor. Bu kelime oyunuyla bilinçsiz insanlarımızı, Dersim´in ezelden Ermeni olduğuna inandırmak amacındadırlar. Onun içindir ki "Dersim Meclisçileri" başta olmak üzere Dersimcilik yapan çoğu grupların arkasında bu Ermeni milliyetçileri vardır.
b. Sinsi çalışan Ermeni örgütleri, Dêsim Alevi İtikatine tabii tüm Dêsmizleri (Dêsimlileri) Dêsim İtikatinin temel taşlarından olan Kuresu Pirliğinin Ermeni olduğuna inandırmak amacındadırlar. Bunu başardıklarında Dêsim´in Alevi Zaza halkını, büyük Ermenistan için mobilize edebileceklerini hayal etmektedirler.
2. KANIMIZ BİRİBİRİNE KARIŞMIŞTIR TEORİSİ
Ermeni örgütçüleri, Dêsim Zazalarına sık sık, "Kanımız biribirine karışmıştır" demektedirler. Yani Ermenilerle Desmızların (Zazaların) birbirilerine akraba olduklarını, dolayısıyla tüm Dêsimlilerin Ermeni olduklarını söylemek istiyorlar.
Doğrusu tüm Ortadoğu halkları gensel olarak birbirlerine karışmışlardır. Gönüllü ve gönülsüz evliliklerin, cariye ve kölelerin doğurdukları zamanla birbirlerine karışmışlardır. Doğrusu milliyetçilik ve ırkçılık yapmadan bundan hareket edersek tüm insanlar birbirlerine akrabadır. Ancak milliyetçi ve ırkçı Ermeniler bu tezi bilinçsiz Zazaları ermenileştirmek için kullanıyorlar.
İkiyüzlü Ermeni örgütleri, Zazalardan çok Ermeni hanımı alan, hatta bir dönem Ermeni evliliklerinde "ilk gece hakkı" sahibi(!) olan Kürt ve Türklere karşı bu ucuzun ucuzu "Kanımız biribirine karışmıştır"ı diyemiyorlar.
Çünkü Kürt ve Türkler asla kendi milli kimliklerini inkar etmiyorlar ve hem de örgütlüdürler. Özellikle Alevi Zazaların, Aleviliğin arkasına sinerek kendi Zaza milli kimliğini inkar etmeleri, Ermeni ve diğer kanlı örgütlerin işini kolaylaştırmaktadır. Zaza halkının milli kimliğine sarılmaması, "orta malı" olmasına neden olmaktadır. Bu nedenledir ki, tüm milliyetçi ve ırkçı, dolayısıyla yayılmacı güçler Zaza halkını aralarında paylaşma konusunda ortak hareket etmektedirler.
3. FARK SOĞAN ZARI KADARDIR TEORİSİ
Kemalist Prof. Hasan Reşit Tankut, 1938 yılında Alevilere dair devlet organları için bir rapor hazırlamış. H. R. Tankut raporunda, bir sohbet esnasında halklararası barışa ve kardeşliğe vurgu yapmak için konuşan Hafikli bir Alevi´nin; "Hıristiyanlıkla Alevilik arasındaki fark soğan zarı kadardır" dediğini yazmış.
Milliyetçi Ermeni örgütleri ve kiliseleri raporun bu bölümüne dayanarak, Alevilikle Hıristiyanlığın çok benzer olduğunu ve hatta aynı olduğunu; Doğu Anadolu´da Alevi olanların çoğunluğunun gizli Ermeni olduğunu propaganda ediyorlar.
Doğrusu tüm dinlerin birbiriyle ortak ve hatta tıpatıp olan yanları vardır. Alevilikle Hıristiyanlık arasındaki fark, Hıristiyanlıkla Müslümanlık arasındaki farktan ne azdır ne de fazladır.
Hangi milletten olursa olsun insanoğlunun tüm temel ihtiyaçları, dünyanın her tarafinda biribirine benzemektedir. Din de bir ihtiyaçtır. Bu alanda da benzerliklerin olması normaldır.
Ermeni misyonerleri, bu teoriyi de yukarıdaki yalan teorilerle uyum içinde kullanarak Alevi Zazaların aslında Ermeni olduğunu; Alevilerin, Ermenileri desteklemeleri için zemin hazırlamak istemektedirler.
4. İKİNCİ TERTELE TEORİSİ
Sözlü Tarih Projesiyle 1938 Soykırımı tanıkları, 1938 Soykırımıyla ilgili hatırlayabildiklerini anlattılar. Sözlü Tarih Projesi kayıtlarının dili % 80´nin üzerinde Zazaca´dır. Bu kayıtların çok önemli tarihi belge olduğunu anlayan Ermeni örgütleri, önce Prof. Taner Akçam aracılığıyla, sonra fdg ile ele geçirmek istediler. Bu belgeleri, işlerine gelecek şekilde değiştirip bozarak (manipulasiyon), 1938 Soykırımının Alevi Zazalara değil de Ermenilere yapılmış 2. soykırım teorisini geliştirmek istiyorlardı. Ancak beceremediler.
Ermeni misyonerleri filmlerinde, müziklerinde, yazdıklarında, asla "1938 Dêsim Alevi Zaza Soykırımı" tanımlaması yapmıyorlar. Bu soykırımın Alevi Zazalara yapıldığını inkar ediyorlar. Dêsim nüfusunun çoğunluğunu oluşturan Zaza halkı söz konusu olunca bilerek berrak olmayan, muğlak, kafa karıştıran sözler ediyorlar. Her vesilede Zaza halkını inkar ediyorlar.
Ermeni misyoneri yazar, çizer, filmciler, Dêsim´de Zaza diye bir halkın olmadığını, tersine bu Zazaca konuşan Dêsim İtikati menşuplarının, İslam kılıcı korkusundan dillerini ve dinlerini terk eden ve kendilerini gizleyen Ermeniler olduğunu, dolayısıyla Desim´in Ermenistan´ın bir parçası olduğunu imalı bir gevelemeyle propaganda etmektedirler.
Sadece örnek olsun diye aşağıda H. Karataş´tan bir alıntıyı buraya aldım:
"Gerçi Erdoğan'a göre Dersim Soykırım ama Ermenilere yapılan değil...
Çünkü biliyor, bu ne Türk ve ne de Kürt kıyımı, bu doğrudan İslam'ın ötkiyle kurduğu ilişki kıyımıdır." (Bak. https://www.facebook.com/haydar.karatas.16)
Misyonerin kaleminden okuduğunuz gibi 1938 Dêsim Alevi Zaza Soykırımı ve bu soykırım şehitlerimiz Ermenilere mal edilmek istenmektedir. Ermeni yalancıların gözü öyle dönmüş ki, suçsuz, günahsız şehit edilen binlerce nine ve dedelerimizin kemiklerine mezarlarında dahi rahat vermemektedirler.
F. MİLLİYETÇİ ERMENİLERİN YALAN, SİNSİ, IRKÇI AÇIKLAMALARI
1. Dêsim´de 2009 yılında yapılan 9. Munzur Doğa ve Kültür Festivaline, Ermenistan Folklor Enstitüsünden konuşmacı olarak davet edilen Tigran Hakobyan, Tunceli Belediyesi salonunda Dêsim´in (onlara göre Dersim) eb u ced Ermeni olduğunu propaganda etti. Aynı propagandacı, Zazaca şarkılarıyla ünlenen Mikayil Aslan´nın Ermeni olduğunu; Ermenistan´da davet ettiklerini ve M. Aslan´nın Ermenice öğrenmekte olduğunu söyledi.
2. 2010 yılında "Dersimli Ermeniler İnanç ve Yardımlaşma Derneği" kuruldu. Başkanı Dersim´in % 75´nin ve K. Kılıçdaroğlu´nun annesinden dolayı Ermeni olduğunu ilan etti.
3. Devrimci olarak kendilerini tanıtan milliyetçi Ermeni örgütleri, 1970´lerde tkp/m-l, tikko üyesi olarak siyaset yapan ve bir Türk milliyetçisi tarafından arkadan vurularak öldürülen Ermeni milliyetçisi Hrant Dink´in öldürülmesi protestolarında, birçok Alevi Zaza´ya "Hepimiz Hrant Dinkiz!" rozeti taktırarak İstanbul gibi büyük metropllerde protestolar gerçekleştirdiler.
Bu başarılı kullanmadan hemen sonra İstanbul Ermeni Patriği, bir tv programında sırıtarak "Dêsim´in % 90´i Ermeni´dir." dedi.
Türk ve Kürtler "Hepimiz Hrant Dinkiz!" derlerse Ermeni olmazlar. Çünkü onlar örgütlü silahlıdırlar. Ancak Zazalar, dayanışma amacıyla "Hepimiz Hrant Dinkiz!", yani Ermenileri savunurlarsa hemen Ermeni oluyorlar. Çünkü sahipsiz ve ögütsüzdürler.
İstanbul Ermeni patriğinin bir din adamı olarak, Zazaların bu zayıf yanından hareket ederek alenen yalan söylemsi Ermeni milliyetçilerinin ve Ermeni kilisesinin yüzkarasıdır. Affedilemez.
4. Gladbeck/Almanya´da 14.06.2014 tarihinde yapılan Dersim Festivalinde Zentralrat der Armenier in Deutschland (Almanya Ermeniler Konseyi Başkanı (ZAD) örgütünden Samuel Lulukyan, "Dersim´in Ermeni olduğunu ve Dersim´de Ermeni Cumhuriyeti kuracağız." dedi.
5. 2015 yılında Dersim'de Ermeniler ve Aleviler Dostluk Derneği kuruldu. Bu derneğin de hedefi hiç bir maddi temeli olmayan "der Simon" ve "kanımız birbirine karışmıştır" yalan teorilerini propaganda ederekek, Alevi Zazaları şaşırtıp aldatarak büyük Ermenistan projesi için kullanmaktır.
6. İnternet ortamında dolaştırılan "The Armenian diaspora und the qizilbasch alevi phenomen" başlığını taşıyan bir video, milliyetçilik normlarını çok aşıyor. Z. Arslan ve M. Keskin´in, Ermeni ırkçısı S. Hatspanian´la, Haziran 2016´da Erivan´da yapmış oldukları bu video her bakımdan Nazi ve Türk ırkçılığıyla örtüşmektedir.
M. K. gibi Ermeni misyonerlerine ortam sağlayan tüm Zaza kardeşlerimiz, bir anlığına bu kişilerin bir Nazi veya bir Türk ırkçısıyla benzer bir video yapmış olduklarını düşünebilirlerse, Zaza halkı açısından kime hizmet etmekte olduklarını belki anlayabilirler.
G: SONUÇ
Ermeni misyonerlerinin aramızdaki çalışmaları, halklararası barışı bozmakta ve halklarımızın demokratik haklarını kazanmalarını engellemektedir.
Ermeni örgütlerinin, Zaza halkını inkara devam etmesi, Zazaların Ermenilere olan empatisini ve saygısını ortadan kaldıracaktır.
Ermenistan ve örgütlerinin misyonerleri, Alevi Zaza halk arasında hastalık bulaştıran karasinek gibi dolaşarak: "Biz kırmancız. Haşa, biz Zaza değiliz! Zazalar Palu Bingöl´deki Sunnilerdir. Zazalar, Hz. Hüseyin´nin düşmanlarıdır. Muaviye ve Yezit dölüdür onlar!" gibi yalanlarla Alevi Zazaları, Sunni Zaza kardeşlerine karşı kışkırtmaktan ve Zaza düşmanlığı yapmaktan vazgeçmelidirler.
Ermenistan ve örgütlerinin misyonerleri, bir çeşit "dersimcilik" ve hatta bir çeşit "dersim ırkçılığı" geliştirmeye çalışmaktadırlar. Emelleri: Alevi Zazaların, Zaza milli kimliklerinin farkına varmalarını ve Sunni kardeşleriyle birlik oluşturmalarını engellemektir. Bu Zaza halkı düşmanı siyasetlerinden vazgeçmelidirler.
Ermenistan ve örgütleri, Kürt örgütlerine yağ çekmek amacıyla "Alevi Kürtler", "Dersim Kürtleri" gibi yalanlarla Zaza halkını inkar etmekten vazgeçmelidirler.
Ermenistan ve örgütleri, Zaza halkını, kayıtsız şartsız tanımalıdırlar.
Anadolu´da tüm halkların barışa ihtiyacı vardır. Halklarımızın demokratik haklarına kavuşabilmeleri için, karşılıklı saygı içerisinde beraber çalışabilmelerinin zemini milliyetçi ve ırkçı hırslarla yok edilmemelidir.
Misyonerlerin yalan ve hileleri ortaya çıkatıkça Zaza halkı Ermenilerden nefret edebilir. Ermenilerle Zazaların biribirine düşman olmaları engellenmelidir. Çünkü barış her zaman tüm halkların yararınadır.
Halkların kardeşliği, sadece ve sadece karşılıklı saygı içerisinde gerçek olabilir.
Hakkı Çimen, Ağustos 2017