BATI KAYNAKLARINDA ZAZALAR VE ZAZACA HAKKINDA YAPILAN AKADEMİK ÇALIŞMALAR

BATI KAYNAKLARINDA ZAZALAR VE ZAZACA HAKKINDA YAPILAN AKADEMİK ÇALIŞMALAR

BATI KAYNAKLARINDA ZAZALAR VE ZAZACA HAKKINDA YAPILAN AKADEMİK ÇALIŞMALAR

Almanlar oryantalistler Berlin'de ve özellikle de Leibzig Oryantal Çalışmalar Enstitüsü ile Berlin Doğu Çalışmaları Kurumunda öğrenim görmüşlerdir. Çoğunlukla 1900'lü yılların başından İkinci Dünya savaşına kadar olan dönem arasında eserlerini vermişlerdir. Alman oryantalizm anlayışı; Fransız, İngiliz ve Hollandalıların oryantalizm anlayışından farklıdır. Aslında bu ayrışma sürecinin İngiliz oryantalist William Jones'in Sanskritçe ile ilgili olarak 1786'da sarf ettiği sözler ile başladığı ileri sürülebilir. Jones Sanskritçe ile Latince ve Yunanca arasında kuvvetli bağlar kuruyor ve dilin zengin ve ari bir dil olduğunu ifade ediyordu. Bu durum 18. yüzyılda Avrupa'nın kökenlerini Hint ve İran'da bulmak için ırk ve dil üzeri- ne birçok araştırmanın da yapılmasına neden oldu. 314

20. yüzyılda Avrupai ırklar, açık ve koyu beyazlar olmak üzere ikiye ayrıldı. Yunanlar, İtalyanlar, Fransızlar koyu be- yaz olarak tanımlanırken; Almanlar ve İskandinavya-lılar ise açık ten içinde değerlendirildi. Benzer şekilde Avrupa dilleri de çeşitli gruplara ay-rıldı. 315 Alman oryantalist Friedrich Schlegel, Almanca'nın da içinde olduğu Hint-Germen Dil Ailesi'ni tanımlamak için Aryan terimini yaygınlaştırdı. Adam Müller (1806), Almanya'nın benzersizliğini ve üstünlüğü tezi doğrultusunda Almanların Asya; diğer Avrupalıların ise Yunan kül tür orjinli olduğunu ilan etti. 316 Friederich Schlegel de Doğu kültürü ile Alman kültürü arasında köklü bir bağlantı olduğu- nu ispatlamak için çalışıyordu. Schlegel arkadaşı Ludwig Tieck'e yazdığı bir mektupta, "tüm fikirler ve insan ruhunun tarihi; her şey, her şey istisnasız Hindistan'da ortaya çıktı" şeklindeki ifadelere yer veriyordu. 317

Zazalar'a ilişkin araştırmalarda bulunan Alman oryantalistler, Prusya ve Alman Devleti'nin hizmetinde görev yapmış- tır. Wilhelm Strecker ve Otto Blau, Friedrich von Spiegel, C. Bartholomoe,  Alber Von Le Coq, Oskar Mann, Karl Hadank, Ludwing Paul, J.Gippert gibi Alman oryantalist ve dilbilimciler Zazalar üzerine çalışmışlardır. İlk araştırmacıların unvan- ları kaynaklarda oryantalist olarak geçerken sonralarda İranolog ve dilbilimci gibi ifadelerle tanıtılmışlardır.

18. yüzyıldan itibaren Batılı araştırmacılar daha ziyade misyonerlik ve oryantalist saiklerle; Anadolu, Ermenistan, Mezopotamya ve İran'a çok sayıda seyahat düzenlemiş ve bu seyahatleri neticesinde bölgenin; tarihi, coğrafi, demografik, antropolojik ve dini yapısı hakkında çok önemli bilgiler derlemişlerdir. Batı kaynaklarında ilk kez 1700'lü yıllarda Osmanlı ve Ortadoğu coğrafyasına yapılan seyahatler, geziler ve oryantalist amaçlı araştırmalar sonucu Zazalar ve dilleri araştırılmıştır. Bu yönüyle 18. yüzyıla ait belgeler en eski belgeler olduğu için çok değerlidir ve Zazaların kimlik ve aidiyet tanımlanmasına dair ilk yaklaşımlardır. Yapılan bu çalışmalar kronolojik olarak şu şekildedir:

1- Batılı kaynaklarda Zazalarla ilgili ifadelere ilk kez Carsten Niebuhr'un 1778'de yayınladığı, Reisebeschreibung nach Arabien und Anderen Umliegenden Landern/Arabistan ve Civar Ülkelere Gezi Not Notlan isimli eserinde rastlıyoruz. Alman asıllı olup, Danimarka Krallığı hizmetinde çalışan ünlü gezgin, matematikçi ve haritacı Carsten Niehbuhr, Göttingen Üniversitesi'ndeki hocalarından Ahd-i Atīk uzmanı Johann David Michaelis'in tavsiyesiyle Danimarka Kralı V. Frederik tarafından, Ortadoğu'ya bir araştırma gezisi yapmakla görevlendirilmiştir.

Bu çalışmalar kapsamında 1764'te Bombay'dan ayrılıp İran'a, oradan da Anadolu'ya geçen seyyah, Zazalar'ın yaşadığı bölgeleri de ziyaret eder. Niebuhr, çalışmaları sonrasında Kürt aşiretleri ile ilgili bir liste hazırlamış ve bu listeye; Bucak, Dümbeli/Dembali ve Zaza aşiretlerini de eklemiştir. Niebuhr; Dümbeli/Dembali aşiretinin 500 çadıra; Bıcaklı (Siverek Bucak) aşiretinin 10000 çadıra; Siverek ve Erzurum arasında yaşayan Zaza aşiretlerinin 20.000 çadıra sahip olduğunu ifade etmiştir. 20.000 çadıra sahip olduğunu ifade ettiği aşiretler Bucak ve Dümbeli Aşireti dışında kalan diğer Zaza aşiretle- rinin tamamıdır.

2- Zazaca üzerine çalışma yapan başka bir batılı araştırmacı ise Friedrich Müller'dir. Müller, 6 Mart 1834 yılında Avusturya'nın Jimnik kentinde doğmuştur. (şimdi Jemnice, Çek Cum- huriyeti-25 Mayıs 1898) Peter Lerch'in, Zazacanın Palu-Bingöl ağzından derlediği metinler üzerinde yaptığı incelemeler neticesinde, Beiträge zur Kenntnis der neupersische dialekte/ Yeni Fars Lehçesi'ne Katkılar: Kürtçenin Kurmanci Lehçesi adlı çalışmasını 1865 yılında Viyana'da yayımlamıştır. Müller incelemisinin ardından şöyle bir açıklama yapmıştır:

"Bu taslakta yaptığımız incelemeler sonucunda Zazaca, kürtçeden birçok önemli noktada farklılık göstermektedir. Özellikle şahıs eklerinde bir dağınıklık görünmekte ve aynı durum isimlerde hâl ekleri/çekim ekleri için de söylenebilir. Böylece dudaksıl ünsüzlerde ve sondaki ünlülerde yumuşama görülmektedir. Diğer yandan dikkate almamız gereken başka bir nokta da Zazaca, Kürtçeye oranla birçok eski kalıntıyı korumuştur. Özellikle baştaki 'v' sesini ve damaksıl 's' sesine karşı gelen Yeni Farsça ve Kürtçe'deki 'h' sesini dikkate almak zorundayız. Kendine özgü olan ve Beluci ile Eski Farsça çivi yazılarını hatırlatan baştaki 'w' sesinin karşılığı Yeni Farsça ve Kürtçedeki 'y' sesi düşünülmelidir. Aynı şekilde burada başta (kelimelerin başında) orada olduğu kadar yayılmadı fakat Yeni Farsça edebiyat dilinin ılımlı sınırlarında hareket ediyor. "319

Görüldüğü üzere Müller, Zazaca ile Kürtçe'nin farklı diller olduğunu açıkça vurgulamaktadır.

3- Zazaca üzerine dilbilimsel çalışma ve araştırmalar yapan İranologlardan ikisi ise Oscar Mann ve ardılı Karl Hadank'tır. O. Mann, 18 Eylül 1867 yılında Berlin'de dünyaya gelmiştir. Mann, Prusya Bilimler Akademisi tarafından Batı İrani dillerin dokümantasyonu ve dilbilimsel analizi için görevlendirilmiştir.

Mann bu görevlendirme üzerine 1901-1907 yılları arasında Ortadoğu'ya iki seyahat gerçekleştirmiştir. Mann bu seyahatlerinde, İranî diller ve diyalektler üzerine çalışmalar yapmıştır. Mann, 2. Seyahatini Urfa ve Siverek'e gerçekleştirmiştir. Urfa'ya vardığında Süryani bir rahiple tanışan Mann, ondan Zazalar hakkında önemli bilgiler edinmiştir. Mann öncesinde Zazaca'nın Kürtçe'nin bir diyalekti olduğu kanaatini taşıyor du. Urfa'da yaptığı çalışmaların ardından bu kanaati değişir. Böylece Zazalar hakkında kapsamlı bir inceleme yapmak kararı alır. Bu doğrultuda araştırma yapmak amacıyla Siverek'e gider ve halkın arasına karışarak; Ses bilgisi (fonetik), biçim bilgisi (morfoloji), sözcük bilgisi (leksikoloji), köken bilgi- si (etimoloji) olmak üzere Zaza filolojisi üzerine materyaller toplar. Topladığı materyalleri Kürtçe ile karşılaştırır. Neticede Zazacanın müstakil bir dil olduğu kanaatine ulaşır.

Siverek'te bulunduğu esnada kız kardeşine yazdığı, 30 Haziran 1906 mektupta bu konuda şunları ifade etmiştir:

" Zazaca çalışmalarımdan ortaya çıkardığım şey fevkalade... (Bu çalışmalar) benim daha önce savunduğum; Zazacanın, Kürtçe olmadığı, bilakis İran'daki Goranî diyalektine, Kandula (Kirmanşah) Hewraman diline oldukça yakın bir akrabalık ilişkisinde durduğunu tezini teyit etmektedir. Bana göre bu dil, eski Med dilinin alt soyudur. Andreas buna çok şaşıracak. Tüm Orta Farsça (Pehlevice) Turfan metinlerinin kuzey diyalektlerindeki fiil çekim formlarını Zazacada yeniden buldum. Zazacanın eski bir Med dili ve Pehleviceyle (Orta Farsça) ilişkisini bilimsel olarak keşfetmenin şaşkınlığını ve mutluluğunu yaşıyorum.

 Mann, Prusya Bilimler Akademisi'ne yazdığı bir mektupta ise şunları söylemektedir: "Daha evvel de tarafımca ileri sürülen; Zazacanın, Kürtçe olmadığı görüşü katiyen tasdik edilmektedir;

Orta Farsçanın Turfan metinlerinin kuzey lehçesindeki tüm tuhaf fiil çekimlerini burada Zazacada tekrar görüyorum."

Mann, metodolojik olarak; Farsça bir metni önce Kürtçeye ardından Zazacaya, yine Almanca bir metni önce Kürtçeye veya Zazacaya çevirerek, İranî diller arasında mukayese yapmak suretiyle bağlantılar kurmuştur. Mann, Zazaca'yı ku- zeybatı İranî dillerden biri olarak kategorize etmiş ve Kürtçenin bir diyalekti olmadığını iddia etmiştir. Mann, daha önce Turfan metinlerinde incelediği Med dilindeki benzerliklerden hareket ederek; Zazacayı, Pehleviceyle ilişkilendirmiş ve modern İranî dillerden Goranca'ya yakın bir dil olarak ele almıştır.

Mann, bu çalışmaların akabinde, Kuzeybatı İrani dilleri, kuzey ve güney gruplarına ayıran tarihi sınıflandırmasını yapmıştır.

4- Mann'ın 1917'de ölümü üzerine, yarım bıraktığı çalışmaları tamamlamak üzere Karl Hadank görevlendirilmiştir. Hadank, Zazaca hakkında çalışmalar yapmak üzere 1932'de Suriye ve Bağdat'a seyahat etmiştir. Ne var ki beraberindeki Kürt kılavuzu Celadet Bedirxan buna engel olmuştur. Hadank bir süre sonra Bedirxanın olumsuz tutumunun farkına varmış ve bunu not defterine şöyle kaydetmiştir:

"Emir; Zazaları, Kürtlerden sayıyor ve hepsini Kürtleşmiş olarak görmek istiyor anlaşılan, benim Zazaca hakkında bu kadar canlı alaka göstermem hoşuna gitmiyor."

Söz konusu görevlendirmenin ardından Hadank, Zazaca tasnifi başlangıçta bir kenara bırakmak zorunda kalmış ve bunu şu şekilde gerekçelendirmiştir:

"Zira zaman içerisinde anladım ki, Zaza metinleri üzerinde çalışma ve onların dilbilimsel açıklamaları; Gorani, Gilaki, Mazenderani, Asterabadi, Semnanî, Nayini, Kürtçe, Osetçe, Ermenice, Türkçe ve Arapça gibi dillerde belirli bir ölçüde aşinalık gerektiriyordu. "321

Hadank, Zazaca'nın Siverek, Kor, Bijaki, Çapakçur ve Kiği ağızları üzerine çalışmış ve 1932'de Mundarten der Zâzâ/Zaza Grameri adlı eserini yayımlamıştır.

 Hadank bu eserinde; Zazacanın, Kürtçe ya da başka bir dilin lehçesi olmadığını yani müstakil bir dil hüviyeti taşıdığını ortaya koymuştur. Hadank, Mundarten der Zaza kitabının giriş kısmında bu konuya ilişkin şunu ifade etmiştir:

"Burada dili ile uğraştığımız insanların iki adı var. Komşuları ve yabancılar tarafından kendilerine Zaza denir ancak onların anadili Dımılidir."

Hadank, Dımıli sözcüğünün büyük ihtimalle Deylemi sözcüğünün metatezi (seslerin yer değiştirmesi) olduğunu ileri sürmüştür. Hadank'a göre, Deylemi sözcüğünde bulunan Im sessizleri zamanla ml sessizlerine evirilmiş ve Dimili olarak kullanıla gelmiştir.

Mann ve Hadankın bu çalışmaları ile Zazaca, dil bilimcilerce müstakil bir dil olarak kabul görmüştür. Bu çalışma diğer batılı dilbilimciler tarafından referans alınmıştır.

5- Zazalar ve Zazaca hakkında bilgi veren bir diğer batılı araştırmacı da misyoner faaliyetleri ile ile tanınan İngiltere'nin Van konsolosu yardımcısı Molyneux-Seel'dir.

Seel 1914 yılında yayımlanan, The Geographical Journal adlı dergi için kaleme aldığı A journey in Dersim/Dersim'de bir yolculuk isimli makalesinde Zazaca'dan şu şekilde bahsetmektedir:

"Zaza lisanıi, esas Kürtçe dili olan Kurmanciden çok farklıdır ve Kürtçe konuşanlara oldukça anlaşılmazdır. Farsça, Arapça ve Türkçe kelimeler içermekte ve bir Kürt lehçesi olarak düşünülmektedir. Yine de bunun filolojik gerekçelerle mi yoksa sadece Türklerin üstünkörü sınıflamasına göre mi olduğunun farkında değilim."

6- Zazalar ve Zazaca üzerine araştırma yapan batılı araştırmacılardan bir diğeri de Kürdolojinin babası olarak anılan Rus oryantalist Vladimir Feodoroviç Minorsky'dir.

Minorsky, (1877-1966), Kürt ve Fars tarihi, edebiyatı, coğrafyası, kültürü hakkında araştırmalar yapan bir Rus doğubilimcidir. Minorsky, La domination des Dailamites/Dailamitlerin egemenliği adlı makalesinde Zazalarla (Dımıli) ilgili şu tezi ileri sürmektedir:

"Çağlar boyunca Daylamit boylarının yerleştiği alanlar, oldukça geniş bir alanı kapsar. Bu nedenle, kronolojik güçlükleri göz önünde bulundurarak referansları tek bir başlık altında toplamak daha uygun olacaktır. Bir Babil adı olan Dilmun adası (Bahreyn), bugün bile güncel bir ad iken, Farsın güney kıyısındaki Bender-i Daylam adı gerilere, Buyid (Büveyhiler) dönemine kadar dayanan bir ad görüntüsü vermektedir. Aşağı Kafkasya bölgesinde, Sasaniler devrinden kalma askeri yer isimleri Lahican'la bağlantılı gibi görünen (şimdiki Lahican) Layzân ya da Lâizan adlarını çağrıştırıyor. Şirvan adı, muhtemelen Talakan ve Alamut nehirlerinin birleştiği yerde bulunan Şir (Arapça, Şirriz) ile benzerlik gösteriyor."

V. Minorsky, "Deylemlilerin , Urmiye gölünün kuzeybatısı, yani Salmas'ın merkezi, çok yakın zamanlara kadar Dilmayan diye adlandırılmaktaydı" demektedir.

Rus araştırmacı V. Manorsky, İslâm Ansiklopedisinin, Kürtler bahsinde; 20. yüz yılda Kürtler arasında kesinlikle Kürt olmayan bir unsurun (Zazalar) tespit edildiğini belirtir ve bu grubun, Kürtçeden çok farklı kuzeybatı lisanı konuştuğunu sayıların okunuşundan örmek vererek yazar. Ayrıca Andreas'a atıfta bulunarak; Zazaların, Deylemlilerle ilişkili olduğunu ifade eder. Bununla da yetinmeyip, Zaza kelimesinin geçtiği her yerde, 'gerçek Kürt olmayan' kaydını düşer.

V. Minorsky, "A "Soyūrghāl" of Qasim b. Jahangir Aqqoyun- lu/ Qāsim b. Cihangir Akkoyunlu'nun bir Soyūrghāl'ı (armağan) adlı yazısında ise Eğil Beyliği'nden bahsederken; "Zazaca'nın lehçeleri; Eğil, Çermik ve Palu bölgelerinde konuşuluyor." demektedir.

Kaynakça bölümünde ise; Mann-Haddank ikilisinin Zazacayı, Kürtçenin lehçesi olarak görmediklerini ve İrani dillerin Kuzeybatı lehçeleri ile bağlantılı gösterdiğini ifade etmektedir."

V. Minorsky, The Tribes of Western Iran/Batı İran Aşiretleri adlı çalışmasında Oscar Mann'ı referans göstererek, Diyarbakır ve Erzurum arasında konuşulan Zazaca ile yüzlerce mil uzaklıktaki Goranicenin benzer olduğunu ifade etmektedir.

"Kürdolojinin babası" lakabıyla ile anılan V. Minorsky'nin, Zazalar ve Zazaca hakkındaki araştırmaları ve tespitleri incelendiğinde, genel olarak Zazaları ayrı bir halk; Zazacayı ise bağımsız bir dil olarak görmekte ve Kürtçe ile bağlantısının olmadığını aktarmaktadır.

7. Zazalar ve Zazaca üzerine çalışma yapan diğer bir batılı araştırmacı da Richard N. Frye'dir. İsveç kökenli Richard N. Frye, The History of Ancient Iran/Antik İran Tarihi adlı eserin de, Zazaca ve Goranca hakkında şu ifadelere yer vermektedir:

"Kürt lehçeleri tarafından asimile edilen veya yerini alan medyan lehçeleri, bugün ikisi de yoğun biçimde Kürtleştirilmiş Zaza ve Gorani tarafından temsil edildiği düşünülebilir...

Zaza konuşmacıları, Kurmancca ve Sorancadan farklı bir dile sahiptir. Zaza dilinin yerel olarak Dimli olarak adlandırılması, 11. yüzyılda Elburz dağlarından, yukarı Zagros dağlarına kadar genişleyen Deylemliler tarafından konuşulan Hazar lehçesi Deylemceden geldiği şeklinde yorumlanmıştır."

Richard N. Frye ayrıca Zazacanın bazı yerlerde Dımı- li olarak tanımlanmasının nedeninin Zazalar'ın kökeninin Deylemlilerle irtibatlandırılmasından kaynaklandığını ifade etmektedir.

8- Zazalar ve Zazaca üzerine araştırma yapan batılı araştırmacılardan biri de İngiliz İranolog David N. Mackenzie'dir.

Mackenzie, 1926 yılında Londra'da doğmuştur. Eski, orta ve yeni Farsça alanında uzmandır. Mackenzie ayrıca Kürtçe Diyalekt Çalışmaları (1961-1962) adıyla bir tez hazırlamıştır. Mackenzie, 1961 tarihli, The Origins Of Kurdish/Kürtçenin Kökenleri başlıklı makalesinde Zazalar ve Zazaca hakkında şu ifadelere yer vermektedir:

"Daha önce Güneybatı İran unsurunu ortak Kürtçe olarak vurgulamak için bazı sıkıntılarım vardı. Gorani ve Zazacanın kuzeybatı karakteri aksine, oldukça saftır. Mevcut konumlarına bakıldığında, her iki grubun da kayda değer bir yerinden etme yaşadığı görülebilir. Bu dil bilimsel bulguları, eğer söylenebilirse, coğrafi ve tarihi terimlere çevirmek zor değildir. Dikkate alınması gereken önemli bir faktör ise, Hazar'ın güney sahilindeki Dailamdan geldiği bilinen Zaza halkının nispeten küçük ve izole edilmiş bir birimi olarak süreklilik arz etmesidir.

 Daha fazla tarihsel kanıt olmadan, bir Kürt akını ile daha batıda yerlerinden edilmiş olmalarına mı, yoksa zaten Kürtler tarafından işgal edilmiş topraksız bölgelere mi geçirildiklerine karar vermek mümkün görünmüyor. İlki en azından daha muhtemel bir açıklama gibi görünüyor.

Bu nedenle, en geniş anlamda bir hipotez olarak, ilk önce, Kürtler'in ana gövdesinin Ermenistan'ın kuzeyine doğru hareketini, belki de Zazaları kovmayı/sürmeyi; ikincisi, Güney Zagros ve çevresinin Kürtler tarafından işgali; son olarak, daha yakın zamanlarda Kürtlerin, kuzeyden gelen ikincil bir genişlemesi, bu onların zorba olmalarına ve hayatta kalan Goran dışındakilerin hepsini yavaş yavaş asimile etmelerine neden oldu... Bu varsayımsal hareketlere bir tarih koymanın zorluğu ortaya çıkıyor ancak bu sorunun çözümü için dilsel kanıtların dışına bakmak gerekiyor."

David N. Mackenzie'nin "Kürtçenin Kökenleri" adlı makalesinin, Zazalarla ilgili bu paragrafı incelendiğinde şu özellik öne çıkmaktadır.

Zazalar'ın kökeni; Hazarın güneyindeki Deylem bölgesine dayanmakta ve Zazalar, Deylemlilerin bir devamı olarak görülmektedir. Ayrıca Mackenzie; Zazalar'ın bir Kürt akını ile daha yerlerinden edilmiş olabileceğini ve Kürtlerin göç hareketlerinin Zazaları şu anki yaşam alanına ittiğini ihtimal dâhilinde olabileceğini vurgulamaktadır.

9 - Zazaca üzerine çalışma yapan diğer bir batılı araştırmacı Fransız asıllı Kanadalı dilbilimci ve sosyolog Jacques Maurais'tir.

Maurais, The Phoneme System of Zaza/Zazacanın Ses Sistemi Üzerine isimli çalışmasında Zazaca hakkında şu ifadelere yer vermektedir:

"Zazaca, Dımılice olarak adlandırılır. Türkiye'de, Dicle ve Fırat nehirleri arasındaki bölgede konuşulan, Gurānī diline yakın bulunan İrani bir dildir. Eskiden Kürtçe lehçesi olarak ele alınırdı ancak bugünlerde dilbilimciler onu İranın kuzeybatı Dillerinden biri olarak sınıflandırdılar.

 Zazaların; Hazar denizinin güney kıyılarından, belki de Deylem adında bir ülkeden, göç yoluyla Türkiye'ye geldiği kesindir.

Zazaca, şimdi Kürtçe ile çevrili; tarihi boyunca, ödünç alınan kelimeleri tanımak genellikle zor olsa da diğer dillerden; Yunanca, Ermenice, Türkçe ve Arapçadan yoğun bir şekilde kelime ödünç almıştır. Mauris; Zazacanın, Kürtçenin lehçesi olduğu yönündeki tezin Oscar Mann tarafından yapılan saha çalışmasıyla çürütüldüğünü ifade etmiştir.

10- Zazalar ve Zazaca üzerine çalışma yapan bir diğer batılı araştırmacı ve akademisyen Dr. Terry Lynn Todd'dur.

Todd Amerikalı bir dilbilimcidir ve kendisi tarafından 1985 yılında yayınlanan A Grammar Of Dimili Also Known As Zaza/Zazaca Gramer Kitabı'nı doktora tezi için hazırlamıştır. Zazaca grameri açısından en önemli kitapların başında gelen bu çalışmanın önsözünde Dr. Terry Lynn Todd şu konulara değinmektedir;

"Dımili (Zazaca) Hint-Avrupa dil ailesinin, Hint-İran alt grubunun İrani dillerinden bir tanesidir. Zazaca, Türkiye'nin doğu merkezinde konuşuluyor.

Dimili konuşucularından bazıları kendilerini Kürt olarak düşünüyorlar ve son bilimsel sonuçlar gösteriyor ki onların dili Kürtçe değildir.

11- Zazalar ve Zazaca hakkında araştırmalar yapan diğer bir isim de İngiliz misyonerlerden L. Molyneux-Seel'dir.

Mol- yneux-Seel, İngiltere'nin Van konsolos yardımcısı idi.

Mol- yneux-Seel; Dersim'e Bir Yolculuk (1914) adlı çalışmasında, Kurmanccayı esas Kürtçe olarak görmüş ve Zazacanın da, Kurmancadan çok farklı bir dil olduğunu vurgulamıştır. İlk kez bir araştırmacı tarafından Kurmancca esas Kürtçe olarak tanımlanmıştır. Seel, Dersim yöresine yaptığı seyahatte Zazaki'ye dair şu gözlemlerini aktarır:

"Zaza dili, ana Kürd dili olan Kurmanciden büyük oranda farklılaşıyor. Öyle ki Kurmanci konuşan biri için Zaza oldukça anlaşılmazdır.  

12- Zazalar ve Zazaca hakkında araştırmalar yapan diğer bir isim de Alman dil bilimci Prof. Dr. Jost Gippert'tir.

Gippert; Nannheim Zaza Kitap Şenliğindeki Zazacanın Tarihsel Gelişimi başlıklı sunumunda; Zazacanın, Orta-İrani bir dil olan Partçadan geldiğini dilbilimsel argümanlarla ortaya koymaktadır.

Gippert; sesbilgisi, şekil-bilgisi, söz dizimi ve kelime bilgisi yönünden mukayese yaparak Zazacanın, Partçanın devamı olduğunu ileri sürmektedir. Gippert yaptığı sunumda konuya ilişkin aynen şunları söylemektedir;

"Günümüzde konuşulan diğer bütün irani diller gibi Zazacanın kökeni de Orta-İrani bir dile dayanıyor. Buradan hareketle, bin yıl önce bir İrani dilin varolmuş olması gerekir ki, Zazaca bu bin yıllık süreç içerisinde tarihsel olarak günümüze değin kendisini geliştirmiş olmalı diyebilelim. Aynı zamanda Zazacanın daha da gerilerde, ta 3000 veya 4000 yıl önce, tarihsel gelişimine sürekli kaynaklık eden (eski irani) kademeleri olmuş olmalı.

Gippert, sunumunun başka bir bölümünde de şu ifadelere yer vermektedir;

"Partça, daha önce de söylendiği gibi yine aynı döneme, Orta-İrani diller çağına denk düşmektedir. Fakat farklı gelişme seyri izleyen Partça, Zazacanın da kendisinden sayıldığı, kuzeybatı İrani olarak adlandırılan bir koldur. "

Gippert bu çalışmalarının ardından 1996'da İrani dillerinin tarihsel gelişimini gösteren bir soyağacı yayınlamıştır. Bu soyağacında; 327 Zazaca ve Kürtçeyi, Kuzeybatı İrani diller grubu arasında göstermiştir. Gippert sonradan bu görüşünden vazgeçmiş ve 2000 yılında yayınladığı soyağacı tablosunda; Kürtçeyi Güneybatı İrani diller grubunda (Karman grubu); Zazacayı ise Kuzeybatı İrani diller grubunda (Hyrkani grubu) kategorize etmiştir.

13- Zazaca ve Zazalarla ilgili çalışmalarda bulunan diğer bir batılı dil bilimci ise, Alman Pr. Ludwig Paul'dür.

 Paul, 1986-1995 yılları arasında Göttingen Üniversitesinde, İran Bilimi ve Dil bilimi alanında eğitim görmüş ve 1996 yılında, Zazacanın Dilbilgisi ve Lehçeleri konulu teziyle doktora derecesini almıştır. Paul, Zazacanın Batı İrani Diller Arasındaki Yeri adlı çalışmasında Zazaca ile alakalı şu ifadeleri kullanmıştır:

"Zazaca; Güneydoğu Anadolu'da, Kürtçe konuşan bölgelerin kuzeybatısında, konuşulan bir Batı İran dilidir.

 20. yüzyılın başından beri Zazaca, dilbilimciler arasında bağımsız bir dil olarak kabul edilmiş ve artık Kürtçenin bir lehçesi değildir. Bununla birlikte, yakın zamana kadar Zaza halkı genellikle Kürtçenin özel bir lehçesini konuşan Kürtler olarak kabul ediliyordu.

Türkiye Cumhuriyetinin azınlıkları ve dillerini baskılayan politikası nedeniyle, 15 yıl öncesine kadar pratik olarak hiçbir Zazaca yerli yazılı edebiyatı yoktu ve bu nedenle Zaza halkının kendi dili ve kültürel kimlikleri hakkında herhangi bir şey bulması mümkün değildi. "

Prof. Dr. Ludwig Paul, Zazacanın Batı İrani Diller Arasındaki Yeri adlı çalışmasının başka bir paragrafında ise Zazalardan ve Zazacadan şöyle bahsetmektedir;

"Şu anda Zaza dilinin ve kültürünün daha da gelişmesi, Doğu Anadolu'nun yerli  Zaza nüfusunu saflaştırma politikası ile ve uzun zamandır zorla ve zorla olmayan asimilasyon süreciyle Türkler ve Kürtler tarafından tehlikeye sokulmaktadır. Dahası, Zazalarda dini ve siyasi bir anlaşmazlık olduğu için, Zaza uluslaşmasının başarılı bir sonuca ulaşıp ulaşmayacağı kesin değil.

Paul ayrıca; Zazaca; Goranice, eski Azerice ve Talişçeyi, Kuzeybatı İrani diller kategorisinde değerlendirmiştir.

14- Zazaca ve Zazalarla alakalı çalışmalar yapan diğer bir batılı ise Alman misyoner Eberhard Werner'dir.

Werner, Tarihsel, Uygulamalı Bir Antropolojik Dilbilimsel Çalışması ve Uygulamalı Kültürel Antropolojiye Giriş adlı eserinde Zaza halkından şu şekilde bahsetmektedir:

"Zaza ismi, etnik açıdan yakından ilişkili olduğu Kurmancca konuşan Kürtlerden ayrı bir etnik anlam ifade etmektedir... Tarihsel veya karşılaştırmalı çalışmalar söz konusu olduğunda, dilsel düşüncelerdeki daha yakın ve daha geniş bir tanımı takip ederim.

Zazaların, Kürtler'in bir parçası olduğu veya Zazacanın bir Kürt lehçesi olduğu yönündeki çağrışımların politik bir önemi olduğu için ve bazı durumlarda (örneğin dil bilim) doğru olmadığı için kullanmam. En az üç ana lehçenin bir birleşimi olan Zaza dili, dilleri belirleyen "-ki" eki nedeniyle Zazaca (Zazaki) olarak adlandırılır... Dillerin genetik sınıflaması açısından bakıldığında, Zazacanın yeni İran dil ailesiyle hatta Kuzeybatı İran dil alanıyla bağlantısı görülebilir.

Zazacanın dilbilgisi öğeleri şu şekildedir: Karmaşık bir tanımlayıcı, tamlayan durumundaki niteleyen ekleme sistemi, yarı kılıcı yalın bir sistem, birkaç kökü olan karmaşık bir fiil sistemi ve geçmiş, şimdiki, gelecek ve dilek kipi zaman yapısı.

Eberhard, Zazaların Dinleri Üzerine Düşünceler isimli çalışmasında ise Zazaca hakkında şu değerlendirmelere yer vermektedir:

"1870'den beri akademik gelenek, Kurmanci ve Zazacanın kuzeybatı İran dilleri grubuna ait olduğunu ileri sürmektedir. Zazaca, Goranice/Hewrami dillerine katılır. Kurmanccanın tarihi genetik yapısına bakıldığında, Sorani ve güney bölgesi Kürtçe lehçeleri (örneğin Kirmanşah) dahil olmak üzere diğer iki alanla eşleştiği görülmektedir. Daha geniş anlamda, doğu lehçeleri olarak adlandırdığımız lehçe grubu veya bunlarla ilişkili olan batı İran ya da kuzey Iraktaki diller Kürtçeye aittir.

Kürtçe dili bölgesi, Karman olarak adlandırılmakta. Kurmanci lehçesine, orta bölgedeki Farsça etki ederken; Zazacayı daha çok, Partça ve kuzeybatı İran'ın diğer dilleri (örneğin Avesta, Medyan dilleri) etkilemiştir. Her ne kadar son yüzyılda yakınlaşmış olsalar da Zazaca, Kurmanccadan farklı olarak gelişmiştir.  Zazacanın kökeni 3000 yıl öncesine, Batı İran dil grubunun bir parçası olarak Eski Farsçaya dayanmaktadır. Zazaca; Gorani/Hewrami ve Güney Hazar bölgesinin diğer dilleriyle (örneğin Talishi, Tati ve Semnani) birlikte daha yakın bir dil kuşağı oluşturmaktadır.

15- Zazalar üzerine çalışmalar yapan İngiliz araştırmacı Ely Banister Soane 1909 yılında Londra'da yayınlanan, Journal of the Royal Asiatic Society isimli dergide şunları yazmıştır:

"Diyarbekir, Erzincan ve Anadolu'nun diğer bazı bölgelerinde yerleşik bulunan Zazaların dili, Mukri ve benzeri başka Kürt lehçeleri ile aynı gruptan değildir. Zazaca, çok eski olup, Eski Farsçayla, birbirlerinden kopmaları çok zaman önce olmuş- tur.

E. B. Soane, 1913 yılında Londra'da yayınlanan Grammar of the Kurmandji or Kurdish Language/Kurmancı veya Kürt Dilinin Grameri isimli araştırmasında, Kürtçenin temel lehçelerini Yukarı Kurmanci ve Aşağı Kurmanci şeklinde ele alarak; İran'da konuşulan Luri, Irak ve İran'da konuşulan Hewrami (Gorani) ile Türkiye'de konuşulan Zazakiyi onlardan ayırmış- tır.

Soane; Zazacayı daha eski ve Aryan dili olarak görmüş ve Zazaca'nın, Kürtler tarafından anlaşılmaz bir dil olarak görüldüğünü belirtmiştir.

 İkinci kitabında ise, Zazacanın, Ari dilinin Farsça ve Kürtçe grubunda olmasına rağmen onlardan çok farklı bir dil olduğunu ve onlardan daha antik formlara sahip olduğunu vurgulamıştır.

16 - Erzurum Konsolosu Binbaşı Henry Trotter 1880 yılında  kaleme aldığı bir raporda Zazaca ve Zazalar hakkında şunları söylemiştir:

"Kurmanci ve Zazaca arasında çok büyük fark vardır. Kurmançlar ve Zazalar birbirini hiç anlamazlar, Kurmanci konuşan birinin Zaza yurdunda Zazalar ile anlaşması imkansızdır."

17 - Wilhelm Tomaschek, 1887 yılında Allgemeine Encyclo- padie/Genel Ansiklopedi"de yer alan makalesinde,

Zazaca ile Kürtçe arasında önemli farklılıklar bulunduğunu ve bu durumun her iki dili birbirinden ayırdığına dikkati çekmiştir.

18 - Alman İranolog Friedrich Carl Andreas'ın  tezine göre, Zazaların kökeni, Hazar denizinin güneyinde yaşayan Partlardan olan Deylemilere dayanıyor.

19 - İtalyan İranolog Pagliaro, A. 1933 yılında Le lingue Ira- niche/İran Dilleri adı altında ele aldığı makalesinde Zazacayı kendi başına bir dil olarak ele almıştır.

20 - Yine başka bir İtalyan Doğu Bilimci Eleazaro Rossi, 1933 yılında Enciclopedia İtaliana/İtalyan Ansiklopedisi'nde yer alan Kurdistan başlıklı makalesinde Zazacayı kendi başına bir dil olarak ele alır.

21 - İngiliz İranolog H. W. Bailey (1936-50, Persien: Sprache und Dialekte/ Pers: Dil ve lehçeler adı altında ele aldığı makalede Zazacanın kesinlikle müstakil bir dil olduğunu yazmıştır.

22- Rus İranolog V. S. Rastorgueva, Yeni Irani diller üzerine yaptığı çalışmasında Zazacayı kendi başına bir dil olarak ele almıştır.

23 - Hint-Avrupa Dilleri adı altında başka bir kitapta başka bir Rus V. A. Efimov ve A. A. Kerimova, Hint-Avrupa Dilleri adlı eserin, İrani diller başlıklı bölümünde, Zazacayı özgün bir dil olarak ele almışlardır. V. A. Efimov ele aldığı her iki makalede de Zazacayı kendi başına bir dil olarak ele almaktadır.

24 - Yine başka bir Sovyet İranolog L.A. Pirejko 1975 yılında yeni İrani dillerin tipolojisi üzerine ele aldığı, Kategorija Lica/ Yüz Kategorisi adlı eserinde Zazacayı kendi başına bir dil olarak ele almıştır.

25 -  1979 yılında İranolog R. E. Emmerick, İrani Diller başlıklı makalesinde, Zazaca ve Goraniceyi kendi başlarına ve birbirine yakın olan iki dil olarak ele almıştır.

26 - Alman coğrafyacı W. D. Hütteroth 1982 yılında kaleme aldığı, Türkei/Türkiye adlı eserinde, Zazalar hakkında şunları yazar: "Türkiye'de dil istatistiğinde Kürtçe konuşan olarak gösterilenler, aslında başka bir dil konuşuyorlar. Bingöl, Elazığ, Erzincan vs. vilayetlerinde konuşulan Zaza dili müstakil bir dildir".

27 - Alman İranolog J. Meyer-Ingwersen 1976 yılında yazdığı, Zur sprachlichen Situation in der Türkei/Türkiye'deki Di Durumu başlıklı makalesinde, Zazaca'yı kendi başına bir dil olarak ele almış ve şunları kaydetmiştir: "Türkiye'de azınlıkların dili şöyledir: Kurdmanci ve Zaza. Zazaca bir lehçe olmadığı halde, bazı Zazalar kendileri Kürt olarak görüyorlar. "

28- Ngvar Svanberg; "Zazaca, Türkiye nin doğusunda küçük adacıklara yayılmış olarak görülen Kuzey İrani bir dildir. Avrupa'daki Kürt milliyetçileri; Zazacanın, Kürtçe'nin bir lehçesi olduğunu ileri sürerler ki bu iddianın dil bilimsel hiçbir dayanağı yoktur." demektedir.

29 - İsveçli İranolog Bo Utas, 1986 yılında kaleme aldığı Kurdiska dialekter och skriftspräk/Kürt lehçeleri ve yazılı konuşma başlığıyla kaleme aldığı makalesinde, Zazalarla Goranların dilbilimciler tarafından değil; sadece Kürtler tarafından, Kürtçenin bir lehçesi olarak kabul edildiğini belirtir.

30 - İngiliz Iranolog J. R. Payne 1987 yılında kaleme aldığ, Iranian Languages/ İran Dilleri adlı makalesinde, Zazacayı kendi başına bir dil olarak ve Kuzeybatı İrani bir dil olarak tanımlar.

31 - Amerikalı dil bilimci M. Ruhlen, A Guide to the World's Languages/Dünya Dilleri Rehberi adlı eserinde Zazacayı kendi başına bir dil olarak sınıflandırmıştır.

32 - İngiliz Enthnolog Peter A. Andrews, 1989 yılında yayınladığı Ethnic Group in the Republic of Turkey/Türkiye Cumhuriyeti'nde Etnik Grup adlı eserinde, Zazaların yaşadığı bölge, mezhep ve nüfusları üzerine bilgiler vererek; Zazaların, Kürtlerden farklı bir halk olduğunu ifade etmiştir.

33 - Dilbilimci Paul Tedesco ise 1921'de yayınlanan Dialektologie der westiranischen Turfantexte-Batı İran Turfan Metinlerinin Diyalektolojisi isimli eserinde, Rus bilim adamı  Peter Lerch'in 1857 yılında yayımlanan Zazaca derlemelerinden hareketle; Zazacayı, Kürtçenin dışında sınıflandırmıştır

 

 


Paylaş