Günümüze kadar yerleşik olan, yani şehirli ve kasabalılar, sürülerini otlatma ihtiyaçlarının gereği konar göçer olan köylüleri göçebe olarak adlandırmışlardır.
Araplar, bugün Kurmanci konuşan halkı, o dönemler ekseriyetle göçebe hayatı yaşadığından, Arapça´da göçebe kavramının karşılığında “erkrad” olarak tanımlamıştır.
Özellikle Alevi Zaza camiasında etkin olan Ermeni ve Kürt örgütleri, bilerek "kırmanc" kavramını öne çıkarmaktadırlar. Ermeni ve Kürt örgütleri, hemfikir içerisinde bu kavramı kullanarak, Zaza Milli kimliğinin tüm Zazalar tarafından kabul görmesini ve dolayısıyla bu kimlik etrafında Zaza Birliğinin oluçmansını engellemek istemektedirler.
Doğrusu bu kavram Zaza halkının milli kimliği değildir. Bu grupların amacı, bu kavramı malzeme yaparak Zaza halkının kafasını karıştırmak ve Zaza milli kimliğini inkar ederek eritmektir.
Bu örgütlerin hesaplarına göre, eğer milli Zaza Kimliği etrafinda Zaza Birliğinin oluşması engellenebilirse, o zaman Zazaların bir kesimi Ermeni ve diğer bir kesimi de Kürt örgütlerine taraftar olabilecek ve bu örgütler için çalıştırılabilecektir.
Bu makalenin amacı konuya aydınlık getirerek hakikati yanlışa ve yalana esir etmekten kurtarmaktır.
Arsen Yarman´ın yayına hazırladığı, 1878 yılında üst düzey üç Ermeni papazın raporlarını içeren "Palu-Harput 1878“ kitabının 2. cildinin 144. sayfasında bu konuya yönelik 184 numaralı dipnot şöyledir: „Kırmançi, Kürt erkek çocuğu demektir. Ermeniler eskiden kızdıkları zaman birbirlerine ‘Kürt mançı, ‘Kürt çocuğu' derlermiş. Daha sonra telaffuzu değişerek Kırmançi olmuş. Söylence böyle demektedir.”
İ. Zeki Eyuboğlu´nun ‘Etimoloji Sözlüğü'nde ‘kır' kelimesininin etimoljik arkası şöyle tanımlanmış: „Kır I: Sümerce ‘kur' (kır)dan, kır (yayla, geniş ova, çayırlık, yaylım); Grekçe´ye Sümerce´den geçen ‘khora' (kora, kura) sözcüğünün Türkçeye girişi eskidir. Asya Türkçesinde kır (tepe, Çuvaşça, Çağatayca) vardır, ilkçağ , Sümerce kaynaklıdır. Kır III: kır´dan yabancı, el biliş olmayan, kırdan (yaylımdan, yayaladan, başka yerden) gelen ...”
Arsen Yarman, "Palu-Harput 1878“ kitabındaki dipnottan hareketle Ermenice´de ‘manc' kelimesinin, Türkçe'deki 'oğul' kelimesinin karşılığı olduğunu öğreniyoruz. Gene bu dipnota göre ‘kır' Kürt anlamında kullanılmış. Dipnotun da söylediği üzere ‘Kır - mançi' Kürt oğlu demektir. Bu adlandırmadaki ‘kır', Türkçe göçebe kavramının Arapçası olan ‘erkrad'ın karşılığı olabilir. Yani ‘Kürt oğlu' anlamındaki ‘Kırmançi' kavramının etimolojik arkası ‘göçebe oğlu' olabilir. Ermeniler, o zamanlar tüm göçebelere (Turkmen, Kürt, Zaza, Yezidi) ‘Kır mançi' yani göçebe anlamında ‘göçebe oğlu' demiş olabilirler. Çünkü bu sıfatlandırma sadece Zaza ve Kürtleri anlatmak için kullanılmamış, tersine bazı kaynaklarda Yezidi, Turkmen aşiretlerine de ‘Kırmanc‘ tanımlaması yakıştırılmıştır.
"Palu-Harput 1878“ kitabına araştırma ve yorumları alınan papazların üçü de Zaza ve Kürtlerin etnik ve dilleri hakkında: „Dilleri farklı ancak dinleri aynı Müslümandırlar.“, „Irkları ayrı olsa da dinleri aynı Müslümandırlar.“; Zazalar kastedilerek: „Bunların dinleri Müslüman olmasına karşın dil ve ırk olarak Kurmançi Kürtlerinden farklıdırlar.“ tesbitinde bulunuyorlar.
Ermeni papazların 1878 yılında yapmış oldukları tesbitler bugün de geçerli ve doğrudur. Ne var ki bugünkü Ermeni örgütleri ve basını bunların tersi hareket ederek, Dêsim Alevi Zazalarını Alevi Kürt ve genel olarak Zazaları Kürt göstermektedir.
Kürt örgütlerinin yanısıra Dêsim´de etkin olan Ermeni örgütleri, Zaza halkıyla Kürt halkının, Alman halkıyla İngiliz halkı kadar farklı halklar olduğunu bilmelerine rağmen; bölgede silahli Kürt örgütlerinin olası gazabına uğramamak için, Alevi Zazaları Alevi Kürt ve genel olarak Zaza halkını Kürt gösterme kurnazlığına kaçmaktadırlar.
Özellikle Dêsim´de Zaza halkının anadili, kültürü ve Dêsım İtikatiyle (Raa Haq) tamamen tarihe karışmasını hem Ermeni ve hem Kürt örgütleri istemektedirler.
Bu örgütler siyasi emelleri için; Zaza Kimliği yerine "kırmanc", Zaza coğrafyası yerine "dersim ırkçılığı", Zaza Dili yerine "dersimce" gibi Zaza halkını yok etmeye yönelik kavramları kullanmaktadırlar.
Zaza Kimliği kadim bir kimliktir. Zaza Dili ancak bu kimlik etrafındaki biırlık ve beraberlik sayesinde kaybolma tehlikesinden kurtarılabilir. Kırmanc kavramı Zaza halkını bölmek ve parçalamak için kullanılmaktadır.
Zaza halkının yaşadığı geniş bir coğrafya mevcuttur. Andığımız örgütler, "Dersim" adının hep öne çıkararak Zaza dilinin konuşuldugu geniş coğrafyayı inkar etmek istemektedirler. Bu amaçla Kürt örgütlerinin yalan "der-sim", yani "gümüş kapı" ve Ermeni örgütlerinin yalan "der-simon" teorilerini oturtmak için bir çeşit "dersim ırkçılığı" yapılmaktadır.
Aynı gruplar saygısızca kadim ve geniş bir coğrafyada konuşulmakta olan Zaza Dilini küçük düşürmek için "dersimce" demeye çalışmaktadırlar. Bu tanımlama da Sunni Zazaları Alevi Zazalardan ayırma ve dolayısıyla Zazaları bölme amaçlıdır. Her normal düşünen insan, Zazaca´nın sadece Dêsim´de konuşulmadığını, tersine çok geniş bir coğrafyada konuşulduğunu bilir. Zaza Diline saygısız örgütler, neden Ermenice´ye Erivanca, Kurmanci´ye Hakarice veya Türkçe´ye Ankaraca diyemiyorlar?
Aynı örgütler ve onların uzantıları, Sunni Zazalara "Muaviye dölü" şeklinde hakaret ederek, Alevi Zazaları Sunni Zazalara karşı kışkırtmaktadırlar.
Gene aynı örgütler, Alevi Zazaları, Sunni Zazaların gözünde küçük düşürmek ve namusuz gösterebilmek amacıyla "kızılbaş" olarak tanıtmaya çalışmaktadırlar.
Zaza milli kimliğine karşı siyasi grupların tek gerekçeleri, bazı yaşlılarımızın sadece İç Dêsim´de ağız alıkanlıkları sonucu bu kavramı kullanmakta olduklarıdır. Oysa bu yaşlılarımızdan bilgili ve tecrübeli Alevi Zaza kültürü taşıyıcısı olanları da, andilimizin adının "Zazaca" ve milli kimliğimizin de "Zaza" olduğunu dobra dobra söylemektedirler.
Yazılı kaynaklarda "kırmanc" kavramı sadece yukarıda sözünü etmiş olduğum "Palu- Harput 1878“ kitabında geçmektedir. 1932 de Berlin´de basılan ve bilim adamları Oskar Mann ve Karl Hadank´ın eseri "Mundarten der Zaza" kitabında "kırmanc" kavramı yoktur. Bu eserde sadece ve sadece "Dimili" ve "Zaza" adları vardır.
Zaza halkını tarihten silmek isteyen ideolojik gruplar tarafından bilinçli olarak hortlatılmakta olan "kırmanc" kavramına karşın "Zaza" adına M.Ö. 520 yılında, Kral Dara (Dareyuş) tarafından Bisutun Dağına kazılan metinde rastlamaktayız.
1329 tarihli Kurêş Seceresinin altında, Zaza kabilesinden yol talibi Mola Bani´nin imzası var.
Evliya Çelebi, 1650 yılında yazmış olduğu "Seyahatname" kitabında Zaza adına ve Zaza Diline (Zaza Lisanı) ve Zaza halkının yaşadığı coğrafya hakkında ayrıntılarla yer vermiştir.
Daha sonra birçok Avrupalı dilbilimci, orientalist, tarihçi, gezgin Zaza ve Zazaca hakkında birçok eser yazmıştır. "Zaza" ve "Zazaca" adları halkımızı tanıtmak üzere dünya literatürüne girmiştir.
Bilim çevreleri, bizi anlatmak isterlerken sadece ve sadece "Zaza" adını ve kimliğini kullanmaktadırlar.
Her halkın birden çok adı olabilir. Türklerin de birden çok adı vardır. Ancak tüm Türkler tek bir milli kimlikle, yani "Türk" milli kimliğiyle ayidiyetlerini ifade etmektedirler. Türk milli kimliği olmazsa, yani Türkler, Türk milli kimliğini savunup korumazsa, Türkçe de zamanla zayıflayarak kaybolma tehlikesi geçirebilir.
Bu nedenle Alevisi ve Sunnisiyle Zazaların, Zaza milli kimliğini her yerde öne çıkarmaları gerekmektedir. Çünkü her halk kendi kimliğini savunduğu ve koruduğu sürece anadilini koruyabilir, kaybolma tehlikesinden kurtarabilir.
Zaza halkı, Anadolu´da şiddet istemiyor, halklararası barıştan ve demokrasiden yanadır. Ancak bizim Zaza halkı olarak hayatta kalabilmek için, bize komşu halklardan medet ve yardım ummamız beyhudedir.
Hakikatten Zaza olupta "Zazaca´yı seviyorum. Zazaca´nın kaybolmasını istemiyorum. Ama ben kırmancım. Kırmanciki konuşuyorum. Ah kırmanciye! Zazaca Sunni Paluluların ve Bingöllülerin dilidir!", v.s. diyen kardeşlerimiz hem kendikendilerini ve hem de halkımızı inkar etmektedirler.
Zazaca´ya en büyük zararı bu kardeşlerimiz vermektedirler. Çünkü bu kardeşlerimiz, Ermeni ve Kürt örgütlerinin oyunlarını hayata geçirmekte ve Zazaların asimile olmasına alet ve vesile olmaktadırlar. Zazaca hakikatten günün birinde kaybolursa, bunlar en büyük vebal altında kalacaklardır.
Bu nedenlerden bu kardeşlerimiz, Zaza kimliğimizi saklamaktan ve inkar etmekten en kısa zamanda vazgeçmelidirler. Zaza olarak bilim yolunu seçmeliyiz. "Kırmanc" gibi muamma (ne olduğu, kimler tarafından niçin söylendiği belli olmayan) kavramları kullanmaktan ve savunmaktan vazgeçmeliyiz.
Çünkü Zaza milli kimliği olmadan Zaza Dilini öğrenemeyiz, çocuklarımızın öğrenmesini sağlayamayız, geliştiremeyiz, koruyamayız.